Antakya

Antakya
Cilâlı taş çağlarına kadar uzayan çok eski bir yerleşme merkezi olan Antakya, Amanos Dağları ve Amik Ovası‘nın başlıca zenginlik kaynağı olması sebebiyle komşularının tutkularını kamçılayarak, zaman zaman saldırılara uğramıştır. 5000 yıl öncesine kadar tarihî derinliği uzanmaktadır. Hititliler ile başlayan bu tarih, daha sonra Pers, Makedonyalılar ile sürmüş, bunu Asya imparatorluğunu kuran Selevkosların bu bölgedeki egemenliği izlemiştir. Uzun süre Roma (MÖ. 64-M.S. 396), Bizans (396-638) ve Arap (638-968) yönetiminde kalan şehir, 1085 yılına kadar Bizans İmparatorluğu‘na bağlı bir dukalık halinde yönetildi. Bizans İmparatoru’nun Konya Selçuklularına yenilerek Anadolu ile bağlantılarını kesmesi üzerine bağımsızlığını ilan etti, anacak, kısa bir süre sonra Kutalmışoğlu ;Süleyman‘ın yönetimine girdi. Bu sıralarda yöre, Haçlı savaşlarına sahne olmaya devam etmiştir.

Halep Selçuklularından Alparslan‘ın ölümü üzerine Suriye’deki emirler bağımsızlıklarını ilan ettiler, bunlar arasında Antakya Emiri Yağ-ı Siyan da vardı. Yağ-ı Siyan zamanında da Antakya haçlıların saldırılarına uğradı, 1097 yılında Kudüs’ü ele geçirmek üzere iznik’ten yola çıkan haçlılar, Artah (Eski Reyhanlı) önüne kadar geldiler. Burayı ele geçirdikten sonra Demirköprü yönünde ilerleyerek bu köprüyü de ele geçirdiler ve Antakya‘ya saldırılara giriştiler. Kent 9 ay kuşatmaya dayandıysada, kent içindeki bazı Ermenilerin ihaneti ile açılan kapısından haçlılar içeri girince kent teslim olarak haçlıların yönetimine girdi.

Antakya Köprü Başı

Antakya Köprü Başı

Bundan sonra aralıklı olarak Antakya‘yı almaya gelen Müslüman ordularının yaptıkları savaş uzun süre sonuçsuz kaldı. Sonunda bölge, Türk Memlûklarının eline geçti, ancak zaman zaman Franklarla Memlûklar arasında el değiştirdi.1260 yılında Moğal Hükümdarı Hülagû’nün oğlu Başmut, Halep üzerine yürüyerek Selâhaddin‘in oğlu Turan Şah’ı yenip yönetimi ele aldı. 1264 yılında ise, Moğolların çekilmesiyle yörenin yönetimi Müslümanlara geçti, yalnız kıyılarda Frankların yönetimi sürdü. 1267 yılında Franklarla birleşen Moğollar, Baybars ile yaptıkları savaşta yenilince Antakya ve yöresindeki şatolar tümüyle Türk Memlûkların eline geçti. Baybars devrinde Antakya’da Habib Neccar Camii yapıldı.

Türk Memlûklarından sonra yönetim, Çerkeş Memlûklarının eline geçti ve XIV. yüzyılda Timurlenk yönetiminde de bir süre kaldıktan sonra Türkmenlerin Serkand’a gitmesiyle yönetim yeniden Çerkeş Memlûklerinin eline, en son 1516 yılında da Osmanlılara geçti.1833-39 yılları arasında Mısırlı Mehmed Ali Paşa şehri aldı, bu devirde Makedonyalılardan kalan son eserler de yıkıldı ve surların dış taraflarına, yıkılan binalardan alınan taşlarla, büyük kışlalar inşa edildi.

Osmanlı İmparatorluğu zamanında Arabistan vilayeti adı altında Haleb‘e bağlı bir kaza olarak yönetilen Antakya, Birinci Dünya Savaşı sonunda, 27 Ekim 1918’de İngilizler tarafından işgal edildi ve bir yıl sonra da Fransızlara bırakıldı. 1921 yılında yapılan Ankara Antlaşması’yla Fransızlar Hatay’a yarı bağımsızlık tanıdılar ve burayı iç işlerinde serbest bıraktılar. Bunun üzerine Türk hükümetinin girişimleri sonucu, Hatay 23 Temmuz 1939 günü anavatana katıldı.XIX. yüzyıl sonunda da kaza olan Antakya, bir kaymakam ve 4 müdür tarafından yönetilen 4 nahiyeye ayrılmış olup, 310 köyü vardı. Şehrin nüfusu 62 bin 850 kişiydi .

XIX. yüzyıl sonunda kazada 42 okulda 1.248 öğrenci öğrenim görmekteydi. Bu yüzyılda ilçede bir hükümet konağı, bir kışla, 24 cami, 28 mescit, 2 tekke, 10 medrese, 3 kilise, bir sinagog, 2 hamam ve 117 çeşme bulunmaktaydı.Şehrin nüfusu 1840 yıllarından sonra buraya yerleştirilen göçmenlerle artmaya başlamıştır. Nitekim, 1845 yılında Reyhanlı aşireti, 1883 yılında da Çerkeş göçmenleri getirilerek Amik Ovası‘na yerleştirilmiş, bunlara ev ve tarla verilmiştir.

Antakya, uzun tarihin sayısız zenginlikleriyle doludur. İl ve ilçe merkez-lerinde 89, bucak ve köylerde 323 ol-mak üzere toplam 412 cami vardır. En eski olanı Habib Neccar Camii‘dir.
Antakya Kalesi, Antakya’da Habib Neccar Dağı ile Asi Nehri arasında, M.Ö. 300 yıllarında, Büyük İskender’in genarellerinden I. Selefkos tarafından yaptırılan kale, Selefkoslar, Romalılar, Bizanslılar, Haçlılar, Selçuklular ve Osmanlılar tarafından kullanılmıştır. Çok deprem ve tahribat görmüştür. Yıkılan yerleri zaman zaman yeniden yapılmıştır. Kalenin 5 kapısı vardır. Kuzeyde Halep Kapısı, batıda Köprü Kapısı, kuzeybatıda Köpek Kapısı, güneyde Şam Kapısı, doğuda Demirkapı.Kale surlarının kalınlığı 2.70 metre, yüksekliği 10 metreye yakındır. 20-30 metrede bir kule bulunuyor. Kuleler 5 katlıdır. 24 bin gözetleme yeri olan kale 12 kilometre uzunluğundadır.

antakya

antakya

Eski adı“Cisir Hadidi” olan Dernir köprü, Antakya  Halep yolunun 20. kilometresinde Asi Nehri üzerindedir. Haçlı seferlerinde büyük değer kazanan köprü, sık sık onarılmış olup büyük bir bölümü Osmanlılardan kalmadır.Aziz Petrus Kilisesi, Reyhanlı yolu üzerinde, şehre 2 kilometre uzaklıktadır. Hz. İsa‘nın havarilerinden Aziz Petrus tarafından yer altında bir mağara olarak kurulmuştur. Dünyanın ilk kilisesi olması bakımından pek büyük tarihî değer taşır. Mağaranın içinde mozayik kalıntılarına rastlanmaktadır. Mihrabın sağındaki, kayalar arasından sızan suyun şifalı olduğuna inanılır.

Habib Neccar Camii, Orta çağ yapısı bir kilise iken sonradan camie çevrilmiştir. Minaresi XVII. yüzyılda yapılmıştır, içinde bazı Hıristiyan azizlerinin mezarları da bulunmaktadır.Şehirde yalnız Harbiye, Samandağ ve Antakya’da Habib Neccar, Şer köyde Şeyh Ahmet-ül Kuseyrî, Kırıkhan’da Beyazid-i Bestamî, Samandağ’da Hıdır Aleyhisselâm Türbesi ile Hasan Basri türbeleridir. Hasan Basri Türbesi, 1848 yılında onarılmıştır.

Antakya‘da pek çok eski han vardır, çoğu sabun yapım evi olarak kullanılmaktadır. Abdullah Şeyhoğlu, Sıtkı Aselcioğlu, Ali Otken, İsmail Kuseyrî, Osman Mistik sabun evleri birer handır.Bunların içinde en önemlileri olan Kurşunlu Hanı, Uzun çarşı ile Yemeniciler arasındadır. Depo ve dükkan olarak kullanılmaktadır. 1660 yılında Sokullu Mehmed Paşa tarafından yapılan hanın iki kapısı, avlusunun güneydoğu köşesinde, minareli küçük bir mescidi bulunmaktadır.Payaş’taki Sokullu Mehmed Paşa Camii ve külliyesi ile birlikte kervan sarayı ve Belen bucağındaki Yavuz Sultan Selim Kervansarayı yörenin ünlü ilgi çekici eserleridir.Şehirde, 1870 yılında Nasırîler için bir cami ve mektep, ayrıca ingiliz mektebi inşa edilmiştir (1891).

antakya

antakya

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Sayfa başına git