Aydın

AYDIN (Eski adları: Heliupolis, Uentheia, Seleuceia, Antiocheia, Polyontheia, Arymna, Kaisareia, Caesat rea, Trales, Tralleis, Gûzelhisar, Aydın güzehisar)

Ege kültürünün bütün özelliklerini taşıyan bir kenttir. Tarihî akışı içinde, ProtoHitit, Hitit, iyonya, Lidya, Pers, Asür, Urartu, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve sonunda Osmanlı uygarlıklarının birbirleri içinde erimesiyle bugünkü halkın yaşantı biçimi ve hayat görüşü meydana gelmiştir.M.Ö. 395 yılından itibaren Doğu Roma İmparatorluğu’nun sınırları içinde kalan Aydın, Selçuk Türkleri’nin Anadolu akınlarına başlamasına dek Bizans egemenliği altında kaldı. Bu akınları durdurmak isteyen Bizans İmparatoru, ordusunu Türkler’e karşı çıkardıysada (1071), Malazgirt Savaşı‘n, da yenilince, Türkler Anadolu’yu işgale başladılar.

Aydınoğulları da bu Türk boylarından biri olarak Ege kıyılarını ele geçirip buralara yerleşti (XI. yüzyıl). Bu yayılmayı engellemek isteyen Avrupalılar, Türkler’e karşı seferberlik ilân etti. Bunun sonucu 1096-1099 yılları arasında Haçlılarla savaşan  Kılıçarslan’ın ölümü üzerine Ege bölgesi haçlıların, daha sonra Sultan Mesud tarafından 1177 yılında Türkler’in eline geçti. Aynı yıl Manuel tarafından tekrar işgal edildiyse de 1186’da yeniden ele değiştirdi ve Kılıçarslan’ın eline geçti. 1270 yılından itibaren Menteşoğulları’nın egemenliğine girdi.

Yakup Bey tarafından Ege’ye gönderilen Aydın oğlu Mehmed Bey, buralara daha önce gelip yerleşen ve Hristiyanlığı kabullenen fakat Türkçe konuşan yerli Türk boyları ile ilişkiler kurdu. Birgi, 1307’de alındı ve hükümet merkezi oldu. Daha sonra Karacasu, Bozdoğan, Atça, Köşk, Sultanhisar, Aydın (Tralleis), Aydın Aydın Beyliği’ne geçti. Bizans’tan kalan Aydın Kalesi onarılarak asker yerleştirildi. Mehmed Bey, bu şehre babasının adını vererek Aydın güzel hisarı yaptı. Aydınoğiu Mehmed Bey‘in ölümü üzerine (1333) Umur Bey, Aydın Bey’i oldu. Daha sonra sırasıyla beyliğin başına Hızır (1348-1366), Mehmet Bey‘in küçük oğlu İsa Bey geçtiler.

Aydin

Aydin

Osmanlı Padişahı Yıldırım Bayezid, Aydın oğulları üzerine yürüyünce, İsa Bey savaşı kabul etmeyerek 60 kentini, 300 kalesini ve 70 bin askerini, topraklarını Bayezid‘e bırakınca Aydın çevresi bir eyalet olarak Osmanlı Devleti’ne bağlandı.(1390) ve Şehzade Ertuğrul’un Valiliği’ne bırakıldı. Timur Ordusu‘nun Osmanlı birliğini dağıtmasıyla (1402) İsa Bey‘in oğlu Musa Bey, Timur’un yardımı ile Aydın Beyliği’nin başına getirildi. Bu arada Aydın güzel hisarı kentleri ile birlikte, Timur Ordusu’nun yağmasına uğradı. Musa Bey‘in ölümüyle (1402) yerine oğlu II. Umur, Aydın Beyi oldu. Daha sonra yönetimi Cüneyt aldı.

Çelebi Mehmed ile tekrar bütünleşmeye çalışan Osmanlı Devleti’ni Aydın oğulları Beyi Cüneyt, 1425 yılına dek uğraştırdı. Murad devrinde Aydın çevresi yeniden alındı ve bir sancak olarak Osmanlı Devleti’ne katıldı. 1461’de yapılan idare değişikliğiyle Aydın, Kütahya‘ya sancak olarak bağlandı. Osmanlı imparatorluğu duraklama devrinde (1579), Aydın çevresinde eşkıya çeteleri türedi. Aydın ve diğer kentler sık sık yağmalandı. Halk korkusundan kentlerinin çevrelerini surlarla çevirdi. 1607 yılında Halep Valisi Dişlek Hüseyin Paşa tarafından bu yörede huzur sağlandı.

Daha sonraları bu isyanlar devam etti. 1752 yılında Aydın ve Saruhan sancaklarındaki isyanlar bastırıldı. 1811 yılında yapılan idarî değişiklikle Aydın, eyalet merkezi oldu. İsparta, İzmir, Manisa, Antalya, Muğla sancakları Aydın‘a bağlandı. 1826 yılında yeniçireciliğin kaldırılmasından sonra çıkan karışıklıkları, eyalet merkezine vali olarak atarfan Çengeloğlu Tahir Paşa bastırdı. 1845 yılında Aydın ilindeki aşiretler iskan edildiler. Bunlardan alınan otlakîye, yaylakiye ve kışlakiyeler vergiye çevrildi. Halktan alınan ağnam vergisinin bu aşiretlerden de alınması için emir verildi.

Tanzimat’ın ilanından sonra 1845 yılında yapılan idarî değişiklikte ise, Aydın tekrar sancak haline getirildi. Vali Karaosmanoğiu Yakub Paşa’nın görevine son verildi. 1847’de ise Aydın, tekrar eyalet, Yakub Paşa ise vali oldu. 1850’de Halil Paşa, vilayet merkezini İzmir‘e nakletti. Osman Paşa‘yi da Aydın Kaymakamı olarak gönderdi. 1864 Vilayet Nizamnamesi’ ne göre Aydın eyaleti, vilayet olunca, Aydın Sancağı, Saruhan Sancağı, Menteşe Sancağı yeni ile bağlandı ve ilin merkezi de İzmir olarak bırakıldı. Aydın ili 1867 yılından sonra İzmir‘e bağlı sancak ve mutasarrıflık olarak kalmış ve Yunanlıların işgaline dek sürmüştür.

aydın kuşadası

aydın kuşadası

1868 yılında Ayhan Sancağı’nda bir Ticaret Mahkemesi kuruldu. 1879 yılının Mart ve Mayıs aylarında Aydın ilindeki göçmenler devlet çiftliklerine ve diğer Hazine arazilerine yerleştirildiler. 1883 yılında Aydın’da İslahat yapıldı. 1887 yılında ise resmi belgelerin korunması için bir arşiv kuruldu. 1890 yılında Aydın’da Çay yüzü mevkinde yerleşen göçmenlerin kurdukları mahalleye “Hamidiye” adı verildi.

1850 yıllarından sonra uzun süreden beri sahip olduğu zenginlik ve üstünlüğü İzmir‘e bırakmak zorunda kalan Aydın ilinin zengin olduğu sıralarda 60 bini bulan nüfusu 1890 yıllarında 36 bin 250’ye düşmüştür.XIX. yüzyıl sonunda Aydın’da 7’si orta, 26’sı ilk olmak üzere 33 okul ile 920 erkek, 182 kız öğrenci vardı. Müslümanlara ait olan ortaokul Maarifin teşvikiyle kurulmuştur. 1904 yılında yeniden yaptırılmıştır, ilkokullar ise, camilerin hemen yanında kurulurdu. Bunlar şeyhülislama bağlı olup, vakıflardan sağlanan gelirlerle yaşatılırdı. 1887 yılında Aydın ili içindeki Ayaş köyü çocuklarına ait bir okul yapımına izin verilmiştir.

Ortodoks Rumların okulları bu dine bağlı zengin kişiler tarafından yapılan bağışlar sayesinde kurulmuş olup masrafları aynı yoldan karşılanırdı. 1900 yılında Aydın’a bağlı Gül bahçe Köyü Rum Kız Mektebi de bir onarım görmüştür. Katolik rahiplerinin erkek çocukları için kurdukları okul, bir yangınla yok olmadan önce çok sayıda öğrenciyi barındırmaktaydı. 1868 yılında Fransız rahibelerinin Aydın‘da bir kız okulu açmalarına hükümetçe izin verilmiştir. Fransız rahibeleri tarafından kız talebeleri için kurulan okula her din ve milletten öğrenci kabul edilirdi

Yahudi okullarının bakımı sinagoglar tarafından karşılanmaktaydı. Aydın‘da Birunabad’da kurulmuş olan Musevi Ziraat Okulu, 1904 yılında Akhisar‘da Çakıroğlu Çiftliği‘nde yeniden kurulmuştur. 1909 yılında ise Aydın‘da istasyon civarında bir Musevi okulu inşa edilmiştir. XIX yüzyıl sonunda Aydın Sancağı nüfusu yaklaşık 30 bin kadardı. Aydın Sancağı ile merkez kazası bir vali, kazalar 4 kaymakam, nahiyeler ise 9 müdür tarafından yönetilirdi. Bu 14 memur İzmir vilayetinin başında bulunan valiye bağlıydılar. Her merkezde, idare başkanlarının yanı sıra bir idare meclisi de görev yapardı. 1888 yılında Aydın’daki Belediye Başkanı Ahmet Efendi, Başmühendis ise Kaiust Efendi idi.

Müslüman halkın din işleri müftü,kadılar, mollalar imam ve naibler tarafından yürütülür, naibler bu konu üzerindeki kararlarını açılamak için hem bidayet hükümlerinden hem de islam hukukundan (Şeriat) yararlanırlardı.Aydın Sancağı’nda İzmir‘e bağlı olarak çalışan bir müdüriyet kurulmuş ve Nazilli, Bozdoğan, Akça Karahayıt, Değirmencik ve Söke’de bulunan idareler buraya bağlanmıştı. Her kaza merkezinde toplam 5 tane Türkçe iç haberleşmeyi sağlayan telgraf istasyonu kurulmuştu.

Aydın

Aydın

Aydın ve Nazilli‘de Osmanlı Bankası‘nın birer şubesi açılmıştı. 1882 yılında Aydın’da kadınlara mahsus bir hapishane yaptırılmıştı.Aydın ili, Milet, Didima, Priene, Afrodisias, Tralleis gibi birçok antik kültür merkezlerini içinde bulunduran bir şehirdi. Bu sebeple Osmanlı döneminde özellikle yabancı arkeologlar Aydın ve çevresinde kazılar yapmışlardır. 1882 yılında Fransa Hükümeti adına Fransız konsolosunun arkeolojik kazılar yapma teklifi hükümetçe kabul edildi (1882).

1892 yılında ise Almanların yaptıkları kazıların kontrolü için Müze-i Hümâyûn Müdürü Aydın yöresinde görevlendirildi. Aynı yıl Berlin Müzehanesi direktörlerinden Cari Humann, Aydın Sancağı içersinde eski eserler buldu, 1893 yılında ise Osmanlı Hükümeti adına yapılan kazı masrafları hükümet tarafından ödendi. 1895 yılında islâm sanatı uzmanı Alman Dr. F. Şarre, bazı incelemelerde bulunmak üzere Aydın’a geldi ve kendisine yerel makamlarca gerekli kolaylık gösterildi. Aynı şekilde bir yıl sonra araştırmalar yapmak için gelen Alman arkeolog Dr. Budança da kolaylık sağlandı. Bunu Alman Dr. Kannenberg ile Dr. Potz’a yapılan kolaylıklar izledi (1896).

Avusturyalı araştırmacılar da o tarihlerde incelemelerde bulunmak üzere Aydın‘a geldi. 1898 yılında Karasu kazası yöresinde bulunan eski Afrodisias şehri harabelerinde Müze-i Hümâyûn adına kazılar yapıldı. 1899 yılında Alman arkeologlarının yaptıkları kazı sonucu buldukları taç parçalarının müzehaneden geçirilmesine hükümetçe izin verildi. Milas kazasında çıkan eski eserlerin teşhiri için Çinili Köşk‘ün sol yanında bir yer kurulmasına karar verildi (1899).

Aydın ili, özellikle mimarî sanatlar yönünden zengin bir potansiyele sahiptir. Ancak Selçuk ve Beylikler döneminde yapılan ‘eserlerin bir bölümü yangın ve deprem sonucu ortadan kalkmıştır. Bazıları ise onarılarak bugüne değin varlıklarını sürdürebilmiştir. Bu eserler, camiler, medreseler, kervansaraylar, hanlar, türbeler ve köprülerdir. Aydın ilindeki camilerin en önemlileri Veysipaşa Cami, Üveys Paşa Camii, Eski-Yeni Cami, Ramazanpaşa Camii, Cihanoğlu Camii, Süleyman Bey Camii’dir. Bunlardan başka İlyas Ağa Camii, Şemsi Paşa Camii, Ahmed Gazi Camii, İlyas Bey Camii, Hasan Çelebi Camii, Çerkez Musa Camii, Ağaçarası Camii (Ahmed Paşa Camil), Akmescid, Semerci, Hacısoftaoğlu, Kozdibi, Mekkelimescid, Bamyacı-hoca (Mesudiye) Camii, Kemer Camii, Turuncu Camii gibi camiler önemli camiler arasında sayılabilir.

Ağaçarası Camii (Ahmed Paşa Camii), 1658 tarihinde yapılmış, onarımla yenilenmiştir. Eski özelliklerini taşımaktadır. Dışarıdan kiremit çatılı, içeriden kubbeli bir yapıdır.Ahmed Gazi Camii, XIV. yüzyıl ortalarında, Menteş oğullarından İbrahim oğlu Gazi Ahmed Bey tarafından yaptırılmıştır. Eski Çine‘dedir.Cihanoğlu Camii, Aydın merkez ilçesinde, Köprülü Mahallesi‘ndedir. 1756 yılında Cihanoğullarından Abdülaziz Efendi tarafından yaptırılmıştır. Cami dışında medrese, türbe ve çeşmeden oluşmuş bir yapı topluluğudur. Cami, ilin Türk barok ve rokoko üslûbunda yapılmış en önemli yapısıdır.Cami kuzeydeki son cemaat yeri ile birlikte boyuna uzanan dikdörtgen plandadır. Asıl ibadet mekânı ise kare olarak düzenlenmiştir. Alt bölümü Selçuklu, üst bölümü ise Türk tarzı mimarisine uygun bir şekilde yapılmıştır.

Kurtuluş Savaşı sırasında çok zarar gören bu yapı 1950 yılında onarılmıştır.Çerkez Musa Camii, Magnezya Kalesi içindedir ve Çerkez Musa adlı biri tarafından XV. yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Büyük ve enine dikdörtgen planda olan yapı, günümüzde harabe halindedir. Camiin içi kare plandadır. Zengin bezemelere sahip olan bu yapı, yer yer eski özelliklerini yitirmiştir. 1899 depreminde minaresi hasar görmüş, sonradan yapılan minare, yapıyla çelişki halindedir. Mihrap nişi beş kenarlı ve niş köşeleri burmalı iki sütunce ile süslüdür.
İlyas Ağa Camii Söke’de olup, 1802 yılında İlyas Ağa tarafından yaptırılmıştır.

İlyas Bey Camii, Aydın ili sınırı içinde, İlk çağ’m Miletos kenti yıkıntıları arasında yapılmış değerli bir Türk sanat eseridir. Menteşoğlu İlyas Bey tarafından 1404 yılında yaptırılmıştır. Yapı, tek kubbenin örttüğü ufak bir eserdir. Sağında tuğla bir minare yükselir. Kare mekândan kubbe yuvarlağına geçiş, içleri mukarnas dolgulu tromplarla sağlanmıştır. Camiin pencerelerinin iç yüzeylerindeki mermer, üzeri oyularak kakma parçalarla süslenmiştir.

Ramazan paşa Camii, Üveys Paşa’nın kardeşi Ramazan Paşa tarafından 1594‘te yaptırılmıştır. Merkezde yer alır. Klasik Osmanlı tarzında yapılan bu cami, 1899 depreminde yıkıldı, 1901’de Sökeli Hacı Halil Paşa tarafından yeniden yaptırıldı. 1920-1921 yıllarında Aydın, Yunanlılar tarafından işgal edilince diğer binalarla birlikte bu cami de hasar gördü ve Vakıflar Genel Müdürlüğü‘nce onarıldı. Tek kubbeli ye kare planlıdır. Kaidesi kare, pabuç bölümü sekizgendir.

Şemsi Paşa Camii (Ağaçlararası) veya “Kırmızı Minare”1659 yılında Şemseddin Ahmed Paşa’nın oğlu Ahmed Paşa tarafından yaptırıldı. Kare planlı ve tek kubbeli olan yapının minaresi kırmızı tuğladan yapılmıştır. Günümüzde son cemaat yeri bulunmamaktadır.Süleyman Bey Camii, Mehmed Paşa‘nın torunu ve Cezayir Beylerbeyi  Mustafa Paşa’nın oğlu Süleyman Bey tarafından Mimar Sinan‘ın kalfalarından olduğu söylenen bir mimara yaptırılmıştır (1683). Mehmed Paşa’nın başlattığı camiin yapımı Süleyman Bey’e tamamlatılmıştır.

Klasik Osmanlı tarzında olan bu yapı, 1899 depreminde ve düşman işgali sırasında tahrip oldu. Camiin minaresi de 1954-1958 yıllarında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edildi. Bütünüyle boyuna dikdörtgen planda olan yapının ibadet mekânı karedir. Avlusunun çevresinde, yontma taşlardan yapılmış ihata duvarı vardır.Üveys Paşa Camii, Aydın merkez ilçededir. Üveys Paşa tarafından 1568 tarihinde yaptırılmıştır. Kare palanda ve tek kubbeli olan bu yapının beden duvarlarıüç kademe halinde yükselir. Kuzeybatı köşede camiin beden duvarlarına bitişik olan minarenin tabanı kare plandadır.

Yavuz köyü Şemsi Paşa Camii, 1621 yılında Ahmed Şemsi Paşa tarafından yaptırılmıştır. Kare planlı ve tek kubbelidir. Son cemaat yeri ile birlikte tamamı, boyuna uzanan bir dikdörtgendir.İlde en önemli Osmanlı eseri olan çeşme, 1773 yılında Abdullah Paşa’nın kızı Atike Hanım tarafından yaptırılan “Atikehanım Çeşmesi”dir.Aydın ilindeki başlıca hamamlar, Cemal Bey Hamamı, Gümrükönü Hamamı, Paşa Hamamı’dır. Bunlardan Paşa Hamamı Nasuh Paşa Külliyesi içinde yer alır.Cemal Bey Hamamı’na halk arasında “Bey Hamamı” da denir. 1763 yılında Cemal Bey tarafından yaptırılmıştır. Değişik bir planı olan hamamın dış duvarları tümüyle moloz taştandır. Kapı kemerinin üzerinde hamamın kitabesi bulunur.

Gümrük önü’nün (Çifte Hamam) XVI. yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Kim tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Bu yapının planı “L” şeklindedir. Kadınlar ve erkekler bölümleri yan yana yapılmış, kadınlar bölümü erkeklerinkinden biraz daha küçük tutulmuştur. Kadınlar soyunmalığı kare planlıdır.Paşa Hamamı, Nasuh Paşa Külliyesi‘nin son yapısıdır. Selçukî mimarî tarzındadır. Batı uçta ve medreseye bitişiktir. Osmanlı hamamları içinde değişik sıcaklık planı göstermektedir. Kirpi saçaklarla sonuçlanan sıcaklık duvarlarıüzerini tek bir kubbe örtmektedir. Enine uzanan ve iki bölümden oluşan hamamın zemini yol yüzeyinden yükselir. Yıkılan özgün soyunmalığın yerine 1954 yılında yeni bir soyunmalık yapılmış ve betonarme bir üst örtü ile kapatılmıştır.

Adnan Menderes Üniversitesi Aydın

Adnan Menderes Üniversitesi Aydın

Aydın ilindeki başlıca han, Nasuh Paşa Külliyesi‘nin üçüncü yapı zinciri olan Zincirli Han’dır. Nasuh Paşa‘nın Aydın Muhassılı bulunduğu sırada 1699-1707 yılları arasında yapılmıştır. 28 x 23 m. boyutundaki dikdörtgen bir avlunun çevresindeki iki katlı ana blokla, avlunun güneydoğu köşesinden geçilen ikinci küçük avludan oluşmaktadır.Arpaz Kalesi, Doğu Anadolu’dan Menderes Ovası‘na gelen Türkler tarafından kurulmuştur. Osmanlı döneminde önemini koruyan eski bir site haline gelmiştir. Kale içindeki bir Türk Beyi tarafından yaptırılan korunma ve savunma bakımından çok elverişli bir şato bulunmaktadır.

Koçarlı ilçesinin aynı adı taşıyan köyünde bulunan “Cincin” Kalesi, Cihan oğullarından Cin Bey tarafından yaptırılmıştır. Surların büyük bir bölümü, kale zindanı, nöbetçi ve gözetleme kulelerinden bir bölümü ayaktadır. Küçükada’daki (Güvercin Ada) kalesi 1834 yılında Osmanlılara geçmiştir. Osmanlılar zamanında adalardan gelecek saldırılara ve korsanlara karşı savunma kalesi olarak kullanıldığı için “Korsan Kalesi” adını da taşır.Öküz Mehmed Paşa Kervansarayı, Kuşadasıİskelesi’nin karşısında bir kale görünümünde olup 1618 yılında Sadrazam Mehmed Paşa tarafından yaptırılmıştır. Günümüzde otel olarak kullanılmaktadır.

Kiliseler olarak, 1876 yılında Aydın ilindeki Rum kilisesinin onarıldığı (1876) Aydın‘da, Koca-ı Cedid bucağında bir Rum kilisesi (1887) ile Kol kasabasında başka bir Rum kilisesinin yaptırıldığı(1895) bilinmektedir.Köprüler olarak Aydın ilinde 1860 yılında Hasan Çavuş tarafından yaptırılan Çavuş Köprüsü, Cuma Mahallesi batısında, Tabakhane Deresi’nin kıyısından geçen yolun sağında ilhanoğlu Köprüsü, XIV. yüzyıla ait Karacasu kasabası içinde kasabanın Çarşıyaka  Karşıyaka mahalleri arasındaki derin vadi üzerinde yaptırılan tek gözlü Karacasu Köprüsü anılmaya değer yapılardır.

Aydın ilindeki başlıca kümbetler, Alihan ve Eğri kümbet’tir.Aydın ilindeki başlıca külliyeler, Cihanoğlu Abdülaziz Külliyesi ile Nasuh Paşa Külliyesi‘dir. Cihanoğlu Abdülaziz Külliyesi, cami, medrese ve şadırvandan oluşan bir külliye olup, 1756 yılında yaptırılmıştır.Nasuh Paşa Külliyesi ise, Cumhuriyet Mahalesi’nde, Cihanoğlu Külliyesi’nin güneyinde yer alır. Paşa Hamamı, Osman Ağa Medresesi, Zincirli Han ve mescitten oluşmaktadır.Aydın ilindeki mescitler, HacıÖmer Dede Mescidi ile Nasuh Paşa Külliyesi içerisindeki mescittir.

Hacı Ömer Mescidi, Hacı Ömer tarafından yaptırılmış olup, boyuna dikdörtgen plandaki mescidin ibadet mekanı, kareye yakın dikdörtgendir ve tek bir kubbe ile örtülmüştür.Aydın ilinde Cihanoğlu Abdülaziz Külliyesi kapsamında barok üslûpta şadırvan vardır.Aydın’da çoğu yakılarak veya yıkılarak yok olan türbelerden bir bölümü şunlardır:İsmail Türbesi, Ahi Bayram Türbesi, Çiftlik Türbesi, Alihan Baba Türbesi, Atike Hanım Türbesi’dir.Ali Han Baba Türbesi, Aydınoğulları’ndan kalma en eski Türk yapısı olup, XV. yüz yılda yapıldığı sanılır. Türbede Ali Han Baba gömülüdür. Moloz taştan yapılan beden duvarlarında yer yer tuğla kullanılmıştır

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Sayfa başına git