Balıkesir

BALIKESİR (Esr. Paleo Kastro, Mizya, Mysi a, Mysi; Eskihisar)

Kesin olmamakla beraber Balıkesir’in Prehistorik devirlerinden beri iskân gördüğü ileri sürülür. Balıkesir dolaylarında tarihte ilk kez adı geçen şehir Agiros‘tur. Zamanla Balıkesir ilinin kapladığı bölge, Eski Çağ tarihinde Mizya (Mysia, Mysi) olarak anılırdı. Mysia bölgesi, Hititlerden sonra sırasıyla, Friglerin, Lidyalılarıri, Perslerin, Büyük İskender’in, Bergama Krallığı’nın ve Romalıların eline geçti. Bölge VII. yüzyıldan sonra İslâmlar tarafından tanınmaya başlandı. İstanbul’u iki kez kuşatan İslam orduları Mysia‘dan geçtiler.

1204 yılında bir süre Haçlıların eline geçen bölgede Türk akınları sürdü. XII. yüzyılın sonlarında, Balıkesir bölgesi (Mysia) Türklerin eline geçti. Doğu’dan birçok Türkmen aşireti gelerek bu bölgeye yerleşti ve burayı Türkleştirdi. Bugün, Balıkesir ili ve yöresinde görülen Avşar, Kınır, Salur ve Bayat gibi köy ve yer adları Oğuz boylarından kalmadır. XII. yüzyılın sonlarında Mysia’da Karasi Beyliği kuruldu. Bu beyliğin yarım yüzyıl kadar süren egemenliğinden sonra bölge, Osmanlı Türkleri’nin oldu. 1243 tarihindeki Köse Dağ yenilgisinden sonra, Anadolu Selçukluları bir daha toparlanamadılar. Bu sıralarda, Batı Anadolu’da Bizans’ın zararına savaşmakta olan Selçuklu uç beylerinden birçoğu bağımsız beylikler kurdular.

Danişmend Gazi‘nin soyundan Kalem Bey’in oğlu Karasi Bey de Bizans’tan birçok yer aldı. Mysia ve dolaylarına sahip oldu ve bir beylik kurdu (tahminen 293). Balıkesir, beyliğin merkezi oldu. Karasi Bey’den sonra beylik ikiye bölündü. Merkezi Balıkesir olan bölümün başına babasının yerine Demir Han geçti, iyi bir devlet adamı olmayan Demir Han’dan halk da memnun değildi. Bunun üzerine halk Karasi devlet adamlarından Hacı İl Bey’le sözleştiler. Orhan Bey’in yanında bulunan Demir Han’ın kardeşi Dursun Bey’i çadırdılar.

Dursun Bey, Orhan Bey’den yardım istedi. Orhan Bey de Dursun Bey’i yanına alarak Balıkesir üzerine yürüdü. Demir Han, güçlü bir kale olan Bergama’ya kaçtı. Orhan Bey, kardeşi ile anlaşmaya varması için Dursun Bey’i Bergama’ya gönderdi. Ancak, Dursun Bey kaleden atılan bir okla öldürüldü. Bunun üzerine Orhan Bey, Balıkesir de dahil olmak üzere Karasi Beyliği’nin büyük bir bölümün ülkesine kattı.(1345) ve oğlu Süleyman Paşa’yı Hacı İl Bey’le birlikte buraların yönetimine atadı. Bergama halkı, Demir Han’ı Orhan Bey’e anlaşmaya zorladı. Orhan Bey’e sığınan Demir Han, Bursa’ya gönderildi, iki yıl sonra da vebadan öldü.

Balıkesir

Balıkesir

Bu olaydan sonra Karasi Beyliği’nin kuzeybatısındaki bir bölüm topraklarına bu aileden Süleyman Bey egemen oldu. Karasi Beyliği’nin Osmanlılar tarafından zaptı. I.Murad zamanında tamamlandı(1361). Osmanlı Devleti, Karasi Beyliği’ni almakla birçok kıyıya ve oldukça kuvvetli bir donanmaya sahip oldu. Bu sayede Osmanlıların Rumeli’ye geçmeleri kolaylaştı. Değerli Karasi devlet adamları da Osmanlı Devleti hizmetine alındılar.

Osmanlılar zamanında Karasi (Balıkesir), merkezi Kütahya olan Anadolu Beylerbeyi iğ i’ne bağlı bir sancak merkezi idi. Karasi Sancağı Marmara kıyılarına yakın yerlerde, doğudaki bir bö: lüm toprak dışında, hemen hemen şimdiki il topraklarını kaplamaktaydı. Bigadiç, Mende, Hore, Sındırgı, Fırt (Susurluk), Kozakma’a, Feslegân, BaşGelenbe, Balyalvrindi, Kemer-Edremit (Burhaniye), Ayazmend (Altınova), Şamlı, Karacalar Karasi’nin kazaları idi. 1786’da Ayvalık kazası da Balıkesir’e bağlandı.

Karasi Sancağı, 1818 yılında yeniden oluşan Hüdâvendigar-Kocaeli eyaletine, 1841’de Kocaeli’nden ayrılan Hüdâvendigâr (Bursa) vilayetine bağlandı. 1845 tarihinde Manisa ile birleşti, ayn bir vilayet kuruldu. Vilayet merkezi Manisa idi. Ancak bir sûre sonra Karasi Sancağı, yine Hüdâvendigâr vilayetine bağlandı. 5 Haziran 1881 (7 Receb 1298) gün ve 3229 sayılı Meclis-i Mahsusa İradesiyle Biga, Balıkesir’e katılarak “Karasi Vilayeti” oluşturuldu. Yeni vilayetin ilk Valisi Reşad Paşa idi. Karasi vilayeti, II. Meşrutiyet’in ilanından sonra bağımsız mutasarrıflık haline getirildi. 1894’te EFKÂR adlı 15 günlük bir risale yayınlandı.(15 Ocak).

1923 yılında bütün sancaklar vilayet haline getirilirken Karasi de vilayet oldu. 1926 yılında bir kantonla Karasi deyimi kaldırılarak “Balıkesir” adı aynı ilin de adı oldu.Şalıkesir, XV. yüzyıla kadar, 11 şehzade sancağından biri idi. Bu bakımdan da Anadolu’nun önemli şehirlerinden sayılırdı.Millî Mücadele devri başlarında Ayvalık Cephesi (20 Mayıs 1919) ve 9 Haziran 1919’da da Soma Cephesi kuruldu ve Balıkesir Redd-i ilhak Cemiyeti, vatanı Yunanlılara karşı korumak için asker toplama kararı aldı(24-25 Haziran 1919). 28 Haziran 1919’da Balıkesir’de bir kongre toplandı. Bu kongre sonunda, İstanbul’daki siyasî temsilcilerine Millî Mücadele’nin amacını açıklayan bir protesto bildirisi gönderildi (13 Temmuz 1919).

1920 yılının Mart Nisan aylarında başlayan Anzavur ayaklanması genişlemiş, Anzavur Ahmed, Gönen ve Bandırma’yı ele geçirdikten sonra Balıkesir’e doğru ilerlemişti. Susurluk yakınlarında Çerkez Edhem komutasındaki milislerle karşılaşan Anzavur’un kuvvetleri dağıldı. Gâvur imam komutasında Gönen ve Balya üzerinden gelen âsiler de Parti Pehlivan komutasındaki millî kuvvetlerce yenilgiye uğratıldı. Çerkez Edhem bütün bölgeyi âsilerden temizlemiş, fakat Yunan Ordusu’nun ilerlemesi durdurulamamıştı. Şehir, 30 Haziran 1920‘de Yunanlılar tarafından işgal edildi. İşgal altında acı günler geçiren Balıkesir, ancak 6 Eylül 1922’de kurtarıldı.

balıkesir

balıkesir

Atatürk, orduyu denetleme ve kuracağı siyasi parti hakkında, halkla görüşmek üzere, Eskişehir, İzmit, Bursa ve İzmir‘i kapsayan bir geziye çıkmış ve bu arada Balıkesir‘e de uğramıştır.(14 Ocak 1923 – 7 Şubat 1923).Balıkesir, bugün, Batı Anadolu’da, Güney Marmara, iç Batı Anadolu ve Ege bölümleri üzerinde uzanan ildir. (Yüzölçümü: 14 bin 292 km2).

XIX. yüzyıl sonlarında merkez  kaza Balıkesir, Karasi Sancağı’na bağlı olup yaklaşık sancağın tam ortasında yer alıyordu, idarî bakımdan 7 nahiyeye ayrılmıştı. Bunlar, Balya, ivrindi, Gebze, Fırat Bâlâ. Nahiyelere toplam 423 köy bağlıydı. 1884 yılında Yeniköy arazisinde Hezargrad göçmenleri getirilerek yerleştirildiler. 1889 yılında Balıkesir’e getirilen bir başka göçmen kafilesine, hükümetçe cami ve mektep inşa edildi. 1891 yılında ise Salihli Çeşme adlı araziye yerleşen göçmenlerin kurdukları köye “Mecidiye” adı verildi.

Balıkesir merkez kaza ve şehrinde toplam 522 okul vardı. Bunların 31’i yüksek, 6’sı ikinci dereceden, 485’i de birinci derecedendi. Okullarda toplam 6 bin 520 öğrenci olup, bunların 6 bin 375’i erkek, 145’i de kızdı.1890 yıllarında şehirde yer alan önemli yapılar ise şunlardı: Hükümet konağı, belediye binası, askerî depolar, sivil okul binası, devlet lisesi binası ve hapishane. Ayrıca 91 cami ve mescit, eski saat kulesi, 1 imaret, 2 anıtsal çeşme, 21 medrese binası, 6 Selçuklu hamamı ve 1 bedesten.Mevcut bu yapılardan hapishane, 1861 yılında inşa edildi. Hastane binası ise 1862 yılında yapılan tadilatlarla genişletildi. Rüşdiye binası 1865 yılında tamamlanarak eğitime açıldı.

Burada yaşayan Hristiyan dinine mensup halk için de devletçe mevcut kiliselerin onarımına veya nüfusa göre yetersiz kaldığı hallerde ise yeni kilise ve okul yapımına izin verilmiştir. Buna örnek olarak, 1901 yılında Ayfakir Mahallesi‘nde Rum cemaatine ait olan kilisenin arsasına kız  erkek için bir okul yapılmış, Kırkağaç kasabasına bağlı Büyük Muş Mahallesindeki Ermeni kilisesinin onarımı yapılmış, Geron kazasında Badran Öreni adlı mahalle bir Ermeni kilisesi inşa edilmiştir.

Balıkesir‘de 1848 ve 1849 yıllarında bir aba fabrikasının bulunduğunu, Demirkapı adlı yerde,ise alçı madeninin işletilmeye açıldığını(1869) Hazine-i Evrak’ta mevcut belgelerden öğrenmekteyiz.Zengin bir tarihe ve tarihi değerlere sahip Balıkesir yöresi, arkeolojik kalıntıları bölgenin oldukça eski bir yerleşim yeri olduğunu belgelemektedir. Şehrin civarında ve bağlı olduğu ilçe ve bucaklarda hala birçok kale yıkıntılarına rastlanılmaktadır.

Balıkesir, tarih bakımından zengin olduğu kadar, birçok eski medeniyetin de kalıntılarına sahiptir. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden kalma ise, ilin çeşitli semtlerinde 25 cami, türbe ve hanlar vardır. Ancak, bunların içinde ilk yapıldığı biçimini koruyabilmiş olanı pek azdır. Bunlar Osmanlı döneminin ilk zamanlarında görülen üslûptadır. Camiler arasında en önemlileri “Alarkuyu”, “Aziziye”, “Eminağa”, “Hacıali”, “Kâvukçupaşa”, “Kayabey”, “Mecidiye”, “Okçular”, “Yıldırım” ve”Zağanospaşa” camileridir.

Balıkesir’de Ahmed Vefik Paşa Meydanı‘nda, çarşı içinde bulunan ve Fatih’in vezirlerinden Zağanos Mehmed Paşa tarafından yaptırılan medrese, imaret, cami ve hamamdan oluşan yapı topluluğu, 1461 yılında yapılmıştır. 1577 yılında meydana gelen depremde camiin minberi, yapma direkleri, iki kubbesi, dıştaki beş kubbe ve şerefesi hasara uğradı. Yapıtın ilk yapılışından sadece kuzey kapı üzerinde ve iç bölmede yazıt bulunmaktadır. Camilerle diğer sosyal hizmete ait binaların onarımı için ,İstanbul’dan Mahmud Ağa adında bir mimar gönderildi ve Paşa Camii’nin gerekli onarımı yapıldı. 1897 yılının Ocak ayında meydana gelen depremden sonra ise, fazla hasar gören cami, bir süre için kapalı tutuldu. Merkezden gönderilen 11 Temmuz H.1318(1900) tarihli yazıdan anlaşıldığına göre, birkaç keşif yapıldı, sonunda Mutasarrıf Ömer Ali’nin çalışmalarıyla cami, temelden yapılarak yeniden ibadete açıldı (7904).

Kareye yakın, dikdörtgen planlı yapıt, üç yanından geçen caddelerin düzeyinden 2 metre yüksekte büyükçe bir platform oluşturan toprak üzerindedir. Minberi ünlü olup Türk zevkinin sade güzelliğini yansıtır. Zağanos Paşa‘nın türbesi camiin avlusundadır.Yıldırım Bayezid Camii (Eski Cami), Yıldırım Bayezid tarafından yaptırıldı. Balıkesir’deki en eski Osmanlı yapısıdır. Zağanos Paşa Camii yapılıncaya kadar ilin en büyük camii idi. 1557 depreminde hasar gördü ve minaresi tamamen yıkıldı. Sonraları onarıldıysada XIX. yüzyılın başlarında yine bakımsızlıkta harap oldu. 1819 yılında onarıldı, 1897 depreminde ise sadece çatısı çöktü. Bir süre sonra yeniden onarıldı.(1899). 28.20 x 24.17 m. boyutunda, kuzey-güney yönünde, boyuna uzanan düzenli dikdörtgen planlı camiin kuzey cephesinde kalan son cemaat yeri dışta tutulacak olursa, ibadet mekânı içten 21.90 x 24.30 m. boyutundadır.

Yıldırım Bayezid Külliyesi‘nden olan medrese, büyükçe bir avlu içinde yer alır ve Yıldırım Camii’nin çevresinde bulunur. H. 1312 (1894) depreminde yıkıldıktan sonra yeniden yapılan bu yapı, on iki hücreden oluşmaktadır. Cami avlusu ortasında ve kuzey kapısının karşısında ise şadırvan yer almaktadır. Büyük bir bölümü yeniden yapılmış olmakla birlikte, havuzun eski ve orijinal durumu hâlâözelliğini korumaktadır. Sekiz kenarlı mermer şadırvan havuzun köşeleri yarım silindirik sütunlar biçimindedir.Misafirhane (imaret) ise camiin kuzey doğuşundadır. Cami ile birlikte yapılmıştır. Özgün durumu ile ayakta kalmıştır. Beden duvarları moloz taştan yapılmıştır. 6.45 genişliğindeki orta mekan iki bölümden oluşmakta ve iki yanında 3.70 m. genişlikte, üzerleri tonozla örtülü bağımsız tabhaneler yani yan mekanlar yer almaktadır.

Umurbey Camii, ünlü Timurtaş Paşa’nın oğlu Umurbey tarafından yaptırılmıştır. Sülüs yazı ile mermer üzerine oyulmuş, üç satırlık bir kitabesi vardır. Kitabe, 1412 tarihli olup, camiin sanat değeri fazla değildir. 1635 ve 1925 yıllarında olmak üzere iki kez onarım gören kare planlı yapının beden duvarları kesme taş ve tuğla sıralarından oluşur. Son cemaat yeri yoktur.Yeşilli Cami, Balıkesir’de çarşı içinde, ilk yaptıranı bilinmeyen, Külâpçızâde Mustafa Çelebi tarafından onartılan yapının (1785) önünde bulunan çeşme Şeyh Ahmed Efendi tarafından yaptırılmıştır. Enine dikdörtgen planlı olan cami, altında bodrumu bulunduğundan, caddeden dört basamak merdivenle çıkılan yüksekliktedir. Son cemaat yeri önceleri açıkken, sonradan kapatılmıştır. Dikdörtgen planlı ibadet mekânı, son cemaat yerinde olduğu gibi ahşap tavanlıdır.

balıkesir

balıkesir

Karaoğlan Camii, aynı adlı mahallede, Kara oğlan adındaki savaşçı tarafından XIV. yüzyılda yaptırılmış, 1908 yılında, yeniden onarılarak ilk karakterini yitirmiştir.Hacı Kaya Camii (Alankuyu Camii), Alan kuyu Karesi Türbesi arkasında bulunur, ilk yapısı Hacı Kaya tarafından 1863 yılında yaptırılmış, H. 1313(1895) yılındaki depremde yıkılan cami, onarılarak 1907 yılında yenilenmiştir. Kare planlı yapının beden duvarları çeşitli dönemin izlerini taşır. Temel üzerinde bir sıra kesme taş, üç sıra tuğladan meydana gelen duvarlar, camiin ilk yapılışına aittir.

Kaya Bey Camii, Hacı Umur Bey Mahallesi’nde bulunup Kasım Beyoğlu Kaya Bey tarafından H. 876’da(1471) yaptırılmıştır. 1915 yılında büyük bir onarım görmüştür. Avlu duvarının dışında bir de küçük çeşme bulunan camiin yanında Üç Pınarlı Oğlu Türbesi ile Ayaş Paşa Oğlu mezarı bulunmaktadır.İbrahim Bey (Hacı Arifağa) Camii, Alaca Sokağı’nın başında bulunur, ilk yapısı Zağanos Paşa oğlu Mehmed Çelebi tarafından yaptırılan (1465), ikinci kez Yahşî Bey oğlu İbrahim Bey tarafından yenilenen (1739) ve en son Hacı Arifağa tarafından onartılan (1900) kare planlı yapının beden duvarları kesme taştan yapılmış, üst örtü ahşap ve kiremitli bir çatı ile kapatılmıştır.

Kara İsa Bey‘in türbesi Zağanospaşa Camii’nin yakınlarında bulunmak-tadır. Balıkesir’deki diğer türbeler ise şunlardır: “Pınar Türbesi”, “Paşa Sultan Türbesi”, “Sinan Bey Türbesi”, “Zağanos Paşa Türbesi”, “Garipler Türbesi”, “Sutaksim Kümbeti.”Bölgede Osmanlılardan kalma bir çok mescit, medrese ve han vardır. Mescitler arasında sözü edilmeye değenleri “Hamza” ve “Oruç bey” mescitleridir.

İldeki hanlar arasında en önemlileri “Hasanpaşa Hanı”, “İlyaspaşa Hanı”, “Hadımağa Hanı”, “Mustafapaşa Hanı” ve “Hacı Halil Ağa Hanı“dır. “İlyaspaşa Hanı“nın 72 odası, 1 de mescidi vardır.“Yıldırım Hamamı”, XVI. yüzyılda, “Sağlık Hamamı” ise XVII. yüzyılda yapılmış olup Osmanlı sivil mimarisinin ilk zamanlarında görülen özellikleri taşır.

Balıkesir saat kulesi

Balıkesir saat kulesi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Sayfa başına git