Çapakçur

ÇAPAKÇUR(Çevik, bugün: Bingöl)

M.Ö. 2000 yılına kadar uzanan tarihi ile Bingöl, birçok kavmin yerleşmesine sahne olmuştur.

Bingöl ili Anadolu’nun düşman istilası görmeyen bölgelerinden biridir. Buranın tarihi daha çok komşu illerin tarihi ile incelenerek çıkarılmıştır. Erzurum, Erzincan, Diyarbakır, Bitlis, Ahlat, Van, Tunceli şehirleri eski devirlerde bir beyliğe veya hükümdara baş şehir olmuştur. Bingöl daha çok bu beyliklere bağlı otlak olarak tutulmuştur. M.Ö. 2000 yıllarında Hurrîler, daha sonra Hititler, M.Ö. 745 yıllarında Urartular, Pers’lerin, Lidyalılar’ın ve Kommagene Krallığı’nın yönetiminde bulunan Bingöl, uzun süre Ermenilerle iyi ilişkiler kurmuş, daha sonra Romalılara geçmiştir. Hz. Ömer zamanında Suriye ve Irak, Arapların eline geçti. 1200 yılına kadar Saltuk Oğulları’nın egemenliğinde bulunduktan sonra Alparslan‘ın emirlerinden Mengüç Bey tarafından Anadolu Şelçukluları’na bağlandı. Daha sonra Moğollar Anadolu’ya saldırdılar.

Baycu Noyan, Erzurum’u kuşatarak, Bingöl’ü ele geçirdi. Kösedağ Savaşı’nda Selçuklular yenilince (1243), Moğollar (İlhanlılar), bütün Anadolu’yu ele geçirdiler. Bu durum Anadolu’da yeni beyliklerin ortaya çıkmasına kadar sürdü. İlk önce Diyarbakır‘ı ele geçiren Akkoyunlular, daha sonra Bingöl ve Erzurum’u da aldılar. Uzun Hasan Trabzon Rum İmparatoru’nun kızı Despina ile evlenip, Bingöl‘ün Genç kazasına Despina için bir saray yaptırdı. Uzun Hasan’ın Fatih Sultan Mehmed ile arası açılınca, Otlukbeli Savaşı’nda karşılaştılar. (1473). Uzun Hasan yenilince, bölge Osmanlılar’ın eline geçti.

Akkoyunlular devrinde, Muş, Kiğı, Solhan, Pasinler, eyalet merkezi ve Genç, küçük memurlar tarafından yönetiliyordu. 1473 yılında Akkoyunlular’ın yönetimine son verilince, İran HükümdarıŞah ismail doğuya saldırmaya başladı ve Bingöl’ü ele geçirdi.Yavuz Sultan Selim, Çaldıran Savaşı’nda Şah İsmail’i yenince, Doğu Anadolu’nun birliğini sağlama işini Vezir Bıyıklı Mehmed Paşa ile tarihçi İdris-i Bitlisiye verdi. Yavuz, Anadolu’nun içlerine kadar yayılan Şiiliği kökünden silip atmak istiyordu. 1514 Çaldıran Savaşı bu işe yardımcı oldu. Çapakçur Beylerinden Süleyman Bey, Osmanlıların egemenliğini kabul etti ve Bingöl, kesin olarak Osmanlı yönetimine girdi.

1874 yılında yeni bir idari teşkilat yapıldı. “Vilayet Nizamnamesi”nde göre 1881 yılında Bitlis vilayeti kuruldu. Çapakçur ve Genç bölgesi Bitlis vilayetine, Kiğı, Dersim bölgeleri Erzincan’a ve Karlıova önce Muş, sonra Varto’ya bağlandı.Osmanlılar Birinci Dünya Savaşı’na girdikten sonra Ruslar, 1915 yılında saldırıya geçerek, Eleşgird, Malazgird ve Pasinler’e kadar ilerledi. Bunun üzerine halk, Bingöller’i aşarak Varto ve Karlıova’ya doğru göç etmeye başladı. Ermeniler, Türk ordusundan kaçarak, Ruslara katıldılar. Ruslar, 16 Şubat 1916‘da Erzurum’a girdi. Bu olaylardan sonra Bingöl, 1917 yılının sonlarına kadar Ruslarla yapılan bir dizi muharebeye sahne oldu. 7 Aralık 1917‘de çıkan Rus ihtilali üzerine Erzurum’da yapılan mütareke ile Ruslar Türkiye’nin doğu illerini, bu arada Bingöl‘ü de terk ettiler.

Cumhuriyet‘in ilanından sonra, 1926 yılında Elazığ, 1929 yılında da Muş illerine bağlanan Bingöl, 1936 yılında il oldu. 1945 yılında da il merkezi olan Çapakçur’un adı, “Bingöl” olarak değiştirildi.1890 yılına kadar Çapakçur adı altında, Bitlis vilayetinin Genç Sancağı’na bağlı bir kazaydı. Yeri ise Genç Sancağı’nın batısında, kuzeyden ve doğudan Genç Merkez Sancağı, güney ve batıdan ise Diyarbakır vilayetinin arası idi.

XIX. yüzyıl sonunda buranın nüfusu 20 ton 800 kişiden oluşmaktaydı.ilçede arkeolojik yapılar olarak, Murad vadisi üzerinde Bingöl’e 20 kilometre uzaklıkta, Urartu Kralı’nın Bingöl yaylalarını elde tutabilmek amacıyla yaptırdığı“Sebiterias Kalesi”, Genç ilçesinin doğusunda Diyarbük Çayı ile Monsper Çayı‘nın birleştiği yerde, “Kral Kızı Kalesi”, Kiğı üzerinin batı kıyısında, Bağin ve Harput arasında, Bizans İmparatoru tarafından yaptırılan “Kotarus Kalesi”nin (536) ufak kalıntıları mevcuttur.

Bingöl Kalesi, Gönek Irmağı’nın kıyısında, Palu’nun doğusunda, Geği’nin güneyindedir. 195 ve 995 yıllarında meydana gelen kale, oldukça zarar görmüştü. Bazı tarihçilere göre ise. “Gitariç” Kalesi’nin yerine yapılmıştır.Eski eserler yönünden pek zengin olmayan ilde, bu konuda bilimsel bir araştırma da yapılmamıştır. Genç ilçesinin sürekli yolu üzerinde bulunan iki tarihi yapının özellikleri ve tarihi kesinlikle bilinmemektedir. Akkoyunlular zamanından kalma olduğu sanılan bu yapılar, halk tarafından kutsal sayılmakta ve ziyaretgah olarak tanınmaktadır.Kiğı ilçesi ve köylerinde çeşitli adlarla anılan cami, türbe ve çeşitli ziyaret yerleri bulunmaktadır. Ancak bütün bu eski eserler ve tarihçeleri hakkında elde mevcut ciddi bir araştırma ve inceleme yoktur.

Çapakçur Köprüsü

Çapakçur Köprüsü

Çapakçur Vadisi

Çapakçur Vadisi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Sayfa başına git