Çemişgezek

ÇEMİŞGEZEK(Çımışgazak, bugün: Çemişgezek)

Osmanlı yönetiminden önce burası Tağar vadisinde kayalık bir arazi üzerinde, Yılandağı eteklerinde kurulmuştu. Savunmaya oldukça elverişli bir noktada bulunmasından dolayı burası bir yerleşim alanı olmuştur. Bizans devrinde müstahkem kalelerden biriydi. 1085 yılında, Harput merkez olmak üzere, Eğin, Arapgir, Hanzit bölgesinde bulunan Çubukoğlu Beyliği’ne bağlandı. Sultan Alâeddin Keykubad‘ın 1226 yılında Fırat boylarında, Diyarbekir Artuklularına ait kalelerin fethine giriştiği sırada burası da ele geçirildi. Çaldıran Savaşı sonuna kadar Çemişgezek Saltuklu hanedanından gelen bir ailenin elinde kaldı.

Saltuklu Devleti’nin Anadolu Selçuklularının egemenliği altına girmesinden sonra (1020), Nasreddin Muhammed Melikşah Çemişgezek’e çekilerek, orada bir beylik kurdu. Yavuz Sultan Selim devrinde, 1515 yılında Bıyıklı Mehmed Paşa, Diyarbekir’le birlikte bu bölgeyi Osmanlılara kattı. 1518 tarihinde Diyarbekir eyaletine bağlı bulunan sancaklardan biri olan Çemişgezek, Liva haline getirildi ve şehre ait 1518 tarihli Çemişgezek Livası Kanunnamesi yayınlanarak, buranın gelir gider, ekonomi ve yönetim sistemi karara bağlandı. XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Harput vilayetine bağlı kaza merkezi olan Çemişgezek, daha sonra Diyarbekir vilayeti Mamuretûlaziz Sancağı’na bağlı kaza merkezi oldu.

XIX. yüzyıl sonunda Çemişgezek Dersim Sancağı’nın kuzeyinde yer alırdı. Kuzeyde Hozat merkez kazası, doğuda Pertek kazası, güneyde ”Harput” Mezre Merkez Sancağı, batıda Çarsancak kazası ile sınırlanmıştı. Kendisine bağlı 98 köyü vardı. Kazanın toplam nüfusu 11 bin 200 kişi idi.Kaymakamlık ve diğer resmi kuruluşlar kaza merkezinde idi. Şehrin Harput Mezre’ye uzaklığı 35 kilometre, Horzat‘a uzaklığı 25 kilometre idi. Merkez şehrin toplam nüfusu 4 bin kişi idi.

Kaza halkı, gezgin ticaretle uğraşırdı. Sık sık İstanbul ve Halep’e geçen halk, ticaret sayesinde uygarlık ve refaha kavuşmuş durumdaydı. Evler düzenli ve rahattı. Biri Müslümanlara, ötekisi Ermenilere ait olan 2 okul vardı. Ermenilerin birde kilisesi vardı. Bu kiliselerden Torna köyündeki Surp Lusaroviç Kilisesi 1862 yılında, Karaser köyündeki kilise ise, 1872 yılında yapılmıştır.

11 Zilkade 1299(24 Eylül 1882) tarih ve 69134 sayılı’ iradeyle Dersim vilayetine bağlanan Çemişgezek, bugün Tunceli iline bağlı ilçe merkezidir.Çemişgezek’te en önemlisi Yelmaniye Medresesi olmakla birlikte, Cihanşah Beg Türbesi ve Ulu kale köyündeki eserler, Çemişgezek mimarisi için önemli birer yapılardır.Yelmaniye Camii (Medrese Camii), Çemişgezek’te Tepebaşı Mahallesinde, ilçeye hakim bir tepede, Timur zamanında Emir Taceddin Yelman b. Keykubat b. Halit el-Kürdîtarafından 1274 yılında medrese olarak yaptırıldı. Sonradan cami olarak kullanıldığından, halk arasında “Medrese Camii” diye de bilinir.

Çeşitli zamanlarda yapılan onarım ve değişmelerin izlerini taşıyan yapı, iki bölümlüdür. Güneydeki ana bölüm, öğretimin yapıldığı medrese, kuzeydeki bölüm ise, öğrenci odaları, aşhane imaret gibi mekanlardır.Güney bölümü üç sahınlı, boyuna bir kuruluş görünümündedir.Çemişgezek Köprüsü(Yusuf ziya paşa Köprüsü), Çeşmişgezek’in 3 km. yakınında, Tagar Suyu üstünde, Yusuf Ziya Paşa tarafından 1807 yılında yaptırılmıştır. Kesme taş, moloz ve harç karışımıdır. 55 metre boyunda, 9.20 metre yüksekliğinde olan köprünün kemer açıklığı 16 metredir. Tek gözlü,sivri kemerlidir. Günümüzde sağlamlaştırılmıştır. Babalardan birindeki üç selvi motifinden dolayı“Selvili Köprü” diye de anılır.

Sividin Köprüsü, Sividin köyünde, Karar Deresi üzerindedir. Selçuklu tarzında sivri tek kemerlidir. Kenar ayakları, iki kıyıdaki kayalara oturtulmuştur. Yüksekliği 6.50 metredir.Cihanşah bey Türbesi, ilçeye girişte 1 kilometre kadar uzaklıkta yolun solundadır. Tam anlamıyla okunup çözülemeyen kitabesinde “Behlül Beg” oğlu ”Mehmed Beg”‘in ölen ve Tanrı bağışlamasına kavuşan iki oğlu Beg ve Cihan Şah Beg H.980 yılında emretti  kelimeleri görülmektedir.

Türbe, iç kenarları ortalama 1.41 metre, dış kenarları 2.01 metre olan sekizgen prizma gövdeli ve üstü sekizgen piramidi! bir kargir yapıdır.ilçeye bağlı Akçapınar bucağı, Ulukale köyünde önemi küçümsenemeyecek ölçüde tarihi eserler vardır. Değişik açılardan önem taşıyan bu köyde, dar sokakların ve özellikle evlerin yanı sıra bugün ayakta duran bir cami, bir türbe, bir kilise vardır.

Köyde bulunan Ferruh Şad Bey Türbesi, ayakta kalabilmiş en önemli eserdir. Kesme taş, moloz taş ve tuğlanın kullanıldığı bu yapı, bütünüyle ayaktadır. Yalnız kubbe kaplaması sökülmüş, alttan tuğla kubbe ortaya çıkmıştır. Dış yüzleri kesme taşlarla kaplı bulunan türbe, sekizgen bir plana sahiptir. XVI. yüzyılın tam ortalarında tamamlanmıştır.Meydan Çeşmesi, Ulukale köyünde, bulunmaktadır. Bütün yüzleri kesme taşlarla kaplanmış bulunan bu ilginç çeşme, yörenin en karakteristik çeşmelerinden biridir. Küçük köşe sütunlarına oturan hafif sivri bir kemerle sonuçlanan beşik tonozlu eyvan şeklindeki bu çeşmede ayrıca dikkati çeken, yan duvarların kemerli nişlerle hareketlendirilmiş olmasıdır, iki renkli kesme taşlardan yapılmış eyvan duvarında ise, gene küçük köşe sütunlarına oturan, sivri kemerli çeşme bölümü yer almaktadır.

Ulukale Camii, Diyarbekir Valisi Yusuf Paşa’nın vakfıdır (XVIII. yüzyıl sonları). Yalın görünüşlü, moloz taşlardan yapılmış binanın Yusuf Paşa Vakfı olduğu, 1793-1794 yıllarında yapılan kayıtlardan anlaşılmaktadır.Bugün camie geç devirde eklenmiş bir son cemaat yerinden girilmektedir. Mihrap duvarına paralel üç ayaktan çıkan kemerler doğu ve batı duvarlarına bağlanmakta, böylelikle yapı, enine dört nefe bölünmektedir.Sarp kayalıkların eteğinde bulunan Ulukale Kilisesi, köyün doğusundadır. Moloz ve yer yer kesme taşlardan yapılmıştır. Tek nefli bu küçük kilisenin giriş bölümü yıkıma uğramıştır, diğer bölümler ayaktadır.

Çemişgezek Tagar Köprüsü

Çemişgezek Tagar Köprüsü

çemisgezek

çemisgezek

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Sayfa başına git