Çıldır

ÇILDIR

İlk olarak Kanuni Sultan Süleyman devrinde Kara Ahmed Paşa komutasındaki ordular tarafından alındı. 1535 Amasya Antlaşması gereğince Osmanlı topraklarına katıldı ve Erzurum Beyler beyliği’ne bağlı bir sancak olarak örgütlendirildi. 1578‘de Ardahan’dan Gürcistan’a giren Lala Mehmed Paşa, ordusunu geriden vurmak amacıyla ilerleyen Tokmak Han komutasındaki İran ordusunu Çıldır’da yakalayarak yenilgiye uğrattı. Bu zafer sonunda Gürcistan’ın kesin olarak Osmanlı İmparatorluğu’na katılması mümkün oldu ve doğu sınırı üzerindeki merkezi Ahıska olmak üzere Çıldır eyaleti kuruldı. Üç yurtluk ve ocaklık olmak üzere on üç sancaktan kuruluydu. Bunlar: 1-Olti,2-Ardahan-ı Büzürk, 3- Hartus, 4- Ardanuç, 5- Hacrek, 6-Postuhu, 7- Mahcil, 8- Acere, 9- Penek, 10- Ahılkelek, 11- Livana, 12- Şavşad, 13- Pettegerek.

Zeamet ve Tımar sahipleri beş yüz elli altı kılıç olup, cebecileri ile birlikte iki bin kişilik seferi bir kuvvet bulunurdu. Çıldır valileri, sınır valileri yetkilerini kullandıkları kadar, Gürcistan’daki yerli prensliklerden Dadyan, Açıkbaş, Görül ve Abaza prenslikleri arasında anlaşmazlıkları çözmek, sınır anlaşmazlıklarında yargıçlıkta  bulunmak.prensliklere yeni prensleri atamak,bunların Osmanlı Devleti’ne ödemeleri gereken haraç ve vergileri toplayarak İstanbul’a göndermekle görevliydiler.İran savaşları süresince Ferhad Paşa’nın serdarlığında 1578’de üç gün üç gece süren savaştan sonra (Meseleler) Çıldır’ın Osmanlı topraklarına kalması sağlanmıştır. Ferhad Paşa, Gence’yi aldıktan sonra, Tomas, Lori, Kori ve Ahıska kalelerini yaptırarak Çıldır’daki savunma düzenini iyice sağlamlaştırmıştır.

İstanbul Antlaşması‘yla (21 Mart 1590), Çıldır eyaletinin en geniş sınırları tespit edilmiştir. 26 Eylül 1618‘de imzalanan Serav Antlaşması ise, bu sınırları, özellikle güneyden daraltmakta, 1535 Antlaşması’nda kabul edilen sınırlara yaklaştırmaktaydı. 1621’de Erzurum’da ayaklanan Abaza Mehmed Paşa, Erzurum’dan başka Çıldır eyaletini de erki altına alarak buradaki yeniçerileri kovmuştur, İran’la kesin bir barış olan 1639 Kasr-ı Şirin Antlaşması’nda Çıldır’ın durumunda bir değişiklik olmamıştır. 1699’dan sonra Ruslar’ın Güney Kafkasya kavimleriyle ilgilenmesi ve bu arada Osmanlı İmparatorluğu’nun vasalları bulunan Gürcü prensliklerinin Rusya’ya karşı kaymalarını önlemek amacı ile Çıldır valileri yeni görevler almış ve bu eyalet, Osmanlı Devleti’nde gittikçe artan bir önem kazanmıştır.

çıldır

çıldır

Ruslar’ın bir yandan Karadeniz kıyılarından, bir yandan da İran Azerbaycanı üzerinden ilerlemeleri ve Hristiyan Gürcülerin,Rus egemenliğini kabul etmeleri üzerine Çıldır, bir kıskaç içine alınmış, bunun sonunda, 1829 yılında Ruslar, Erzurum‘a kadar bütün eyalet topraklarını ele geçirmişlerdir. Eylül 1829’da imzalanan Edirne Antlaşması ile Çıldır eyaleti Ahıska, Poti ve Anapa ile birlikte Rusya’ya bırakıldı. Bu arada 1829 yılında önce Osmanlı egemenliğinde bulunan Çıldır’da bulunan Vali Selim Paşa halka zulüm yaptığından padişahın emriyle Erzurum Valisi Pehlivan İbrahim Paşa tarafından asılmış ve Çıldır halkı birkaç yıl çektikleri acılarının karşılığı olarak cemi tekâliften ve reayasının cizyeden muaf tutulmasına karar verilmiştir. (7 Receb 1230-15 Haziran 1815)

Edirne Antlaşmasından sonra merkezi Oltu olmak üzere yeniden kurulan Çıldır Sancağı, Erzurum iline bağlandı. Birkaç yıl sonra da nüfus sayımı yapıldı.(1834/35). 1867’de kabul edilen Vilayât-ı Umumiye Nizamnamesi’ne göre Erzurum iline bağlı Çıldır Sancağı, Oltu, Ardahan ve Ardanuç ilçeleri ile 7 bucaklı ve 595 köylü, 6 bin kadarı Hristiyan olmak üzere 105 bin nüfuslu bir sancaktı. Aynı yıl sancağın, merkezi bulunan Oltu kasabasında emlak ve akar ve temettü vergisi ve iane-i askeriye olmak üzere belirlenmesi gereken vergiler yirmi altı bin yedi yüz yedi kuruş sekiz para olarak tespit edildi (1867)

Sancak sınırları içinde 240 cami ve mescit, 1 medrese, 1 rüşdiye, Türkler için 49, Hristiyanlar için ise 13 ilkokul ve 15 kilise, ayrıca 5 hamam, 9 han ve 564 iş yeri bulunmaktaydı. Sancağa adını veren Çıldır bucağı ise, Ardahan ilçesine bağlı olarak 10 bin Müslüman nüfuslu bir bucaktı.1876-1877 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda önce Ayastefanos, sonra da Berlin Konferansı kararları ile Rusya’ya bırakılan Çıldır, Brest-Litovsk Antlaşması gereğince Türkiye’ye geri verildi (1918). Ancak Osmanlı İmparatorluğu’nun Mondros Mütarekesi’ni kabul etmek zorunda kalması(1918), üzerine, IX. Osmanlı ordusunun 1914 sınırlarına çekilmesiyle Şubat 1919’da diğer sancaklarla birlikte Çıldır da boşaltıldı. Ne var ki, yerli Türk halkı yeniden örgütlenerek Batum, Ahıska, Ahılkelek, Ardahan, Artvin, Oltu, Kağızman, Sarıkamış ve Nahçivan bölgelerinde oluşturdukları kuvvetlerle Kars’ta Güneybatı Kafkas Şuralar Cumhuriyeti adı ile bağımsız bir devlet kurmuştur.

Bu halk hareketi kısa bir süre sonra 12 Nisan 1919‘da İngilizler tarafından ortadan kaldırılarak, liderler Malta’ya sürüldü. Halk, savunma örgütlerini bir kat daha kuvvetlendirerek Eylül 1920’de Milli Ordu’yu kurdu, bölgeyi ele geçirinceye kadar Gürcü ve Ermeni saldırılarına karşı kendisini savundu. Yeni Türkiye ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği arasındaki sınır çizgisini kesin olarak tespit eden 16 Mart 1921 Moskova Antlaşması ile Çıldır ilçesinin kuzey ve kuzeydoğu sınırları bağlandı.Çıldır’da, XIX. yüzyıldan itibaren çok sayıda cami, mescit, medrese, kilise ve diğer yapılar meydana getirilmiştir. Ayrıca Oltu kasabasında ise bir kale bulunmaktaydı. Bu kale 1803 yılında hassa mimarı hulefasından Hafız Ahmed Ağa tarafından onarım görmüştür.Çıldır ve Kars arasında bulunan Ardahan Kalesi ise 1786 yılında Hassa mimarbaşı Musa Ağa’nın teklifi üzerine mimar Nuh’a yaptırılmıştır (7786).Çıldır, bugün Kars iline bağlı, Kars Ardahan şosesi boyunda ilçe merkezidir.

çıldır gölü

çıldır gölü

çıldır manzara

çıldır manzara

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Sayfa başına git