Dersim

DERSİM

Bölgenin dağlık doğası yüzünden hemen bütün devirler boyunca, Urartu, Asur, Pers, Roma, Bizans, Saşanî, Arap ve Selçuklu yönetiminde kalmıştır. Hristiyanlar döneminde ve Müslüman hakimiyetinde resmi mezheplerden sapan dini toplumlar, devlete karşı direnen asi aşiretler burada barınmışlar  fırsat buldukça çevredeki yolları keserek kasabalara saldırmışlardır.

Türkler’in bölgeye girmeleri Malazgirt Savaşı’ndan (7077) biraz önceye rastlar. Dersim‘e yerleşmiş Türk boyları arasında Yıva,Ağaçeri,Çavundurur, Döğer, Çepni ve Eymirler bulunmaktadır. XVI.yüzyılda Osmanlı egemenliğine giren Dersim, Diyarbekir Beyliği’ne bağlı bir sancaktı. Tanzimat’ın Doğu Anadolu’dauygulanmakistenmesi üzerine, Erzurum vilayetinden ayrılarak ayrı bir il haline getirildi (1845). Daha sonra 7 Razaman 1267 (6 Temmuz 1851) tarih ve 7106 sayılı 7106 sayılı Meclis-i Vâîâ kararıyla Harput’a bağlandı. Ardından da Dersim kazalarında nüfus sayımı ve diğer sayımlar için emir çıkarıldı(1867). Merkezi Hasat olan sancakta merkez kazasından başka, Çarsancak, Çemişgezek, Kızılkilise kazası vardı. Sancakların vilayet haline konulmasıyla bir süre için vilayet haline getirildi (1880).Sonradan tekrar Mamuretülâziz vilayeti içine alındı.

1930‘da tekrar il haline getirilen Dersim’in yerine Tunceli adlı vilayet kuruldu. Sancak halindeyken Pire Karyesi’ne Protestan cemaatına mahsus bir kilise yaptırılmış.(1893), Sultan Mahmud tarafından da iki camiin onarımı tamamlatılmıştır. (1899).

DERSiM

DERSiM

XIX. yüzyılın ikinci yarısı ile XX. yüzyılın ilk yarısı arasında Dersim’deki boyların çeşitli yollardan patlak veren isyanları meydana gelmiştir. Osmanlı imparatorluğu devrinde Dersim bölgesi daima birtakım ayrıcalıklara sahipti. XVI. yüzyılda imparatorluğa katılınca bölge aşiret reisleri, yurtluk ve ocaklık suretiyle azil ve nasb kabul edilmez şekilde aşiret sancak beyleri olarak tanındılar, hatta bazıları“Hükümet” deyimiyle sahip oldukları bölgeyi mülkiyet üzere zapt ve tasarruf ettiler. Bu yüzden devletin güçlü zamanlarında otoriteye boyun eğerken, zayıf zamanlarımda başkaldırırlar. Şeylerin deviete karşı görev yükümlülükleri de, bağlılıkları kadar zayıftı. Bunlardan vergi toplamak, asker almak hemen hemen olanaksızdı.

Tanzimattan sonra Dersim, Erzurum vilayetinden ayrılarak, bir il haline getirilince (1845), şeyhlik, ocaklık ve ağalık düzenine bağlı olan bölge halkı, yeni düzene karşı direndi. Bu direnmeler .uzun bir çatışmadan sonra kırıldı. Dersim halkının silahlarını toplamak için 1000 kadar muvazzaf askeri, derbend ve yolları kapamak için 400 nefer-i âm asker görevlendirildi. Beş ay süren bu askerlerin görevleri hitamında maaş ve masrafları olan 3 bin kese altın, hükümet emriyle ödendi (1851). 1862’de Mamuretülaziz (Elazığ) vilayetinin kurulmasından sonra Dersim, bu vilayetin bir sancağı haline getirildi. Bu kez de şeyhler, ağalar ve eşraf, devlet otoritesinin bölgede yerleşmesine karşı koydu. Bu sebeple Dersim isyanları yeniden başladı. Uzun süren bu isyan geçici de olsa 1885 yılında bastırabildi.

II. Abdülhamid devrinde buraya müfrezeler, heyetler gönderilerek ve asileri yola getirmek amacıyla içlerinden Hamidiye adayları oluşturarak geçici bir sükûn elde edilmeye çalışıldı. 1907 yılında geniş çaplı bir isyan hareketi başladı. II. Meşrutiyetin ilânı ile bu ayaklanmada geçici olarak son buldu. Daha sonra yöredeki aşiretlerin isyanı devam etti, 1916,1925 ve 1930 isyanları da bastırıldı ve 1936 yılından sonra bölgenin kalkındırılması işine hız verildi. Müfettiş General Abdullah Âlpdoğan, bölgenin kalkınması için büyük çaba harcadı. Dersim halkı yerli şeyh ve ağaların nüfus ve etkilerinden bir dereceye kadar kurtarılmış oldu.

dersim dağları

dersim dağları

dersim munzur dağları

dersim munzur dağları

Dersim Manzarası

Dersim Manzarası

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Sayfa başına git