Eğridir

EĞRİDİR(Eski adları: Akritur, Akrotiri, Eğirdur, Eğirdir)

İlk çağda yerleşim yeri olan ve Orta çağ’da piskoposluk merkezi bulunan Eğridir, 1204 sıralarında II. Kılıçarslan zamanında, Isparta ve havalisi ile beraber, Konya Selçuklularının eline geçti. Selçuklu sultanlarının, mevkinin güzelliği dolayısıyla, sayfiye olarak ikamet ettikleri Eğridir‘e önem verdiler. Nitekim, Hisar’ın inşası Alâeddin Keykubad l’e atfedilmekte, bugün mevcut başlıca yapının hiç değilse ilk şekilleri ile bu devirden kalmış bulundukları kabul olunmaktadır.

Selçuklu Devleti’nin yok olmasından sonra Eğridir Hamidoğullarının kurduğu devlete başşehir oldu. Hamidoğulları Devleti’nin ikiye ayrılmasından sonra Dündar Bey’in torunlarına kaldı. XIV. yüzyılın ikinci yarısından sonra, Karamanoğullarının saldırısına uğradı ve beyler Germiyanoğullarına, sonra Osmanlılara başvurarak yardım istediler.

1381‘de şehir, diğer birtakım kalelerle birlikte, Osmanlı hükümdarı I. Murad‘a barış yoluyla terk edildi, böylece Hüseyin Bey’in ölümünden (1390) sonra Teke Devleti de sona erdi. Timur, Anadolu’yu istilâsı sırasında buraya gelerek kendisine boyun eğmeyen şehri ve halkın sığındığı Nis Adası’nı kuşatarak zapt etti ve Eğiridir’i Karamanoğlu II. Mehmed Bey’e verdi. Bunun zamanında Eğridir’de bastırılan sikkeler bilinmektedir. Karamanlılar Eğridir’i 1425‘te Hamid İli’ne katması ile beraber, Osmanlılara geri vermek zorunda kaldılar.

Dağlar ile kuşatılan ve buraya gelen yolların kolay savunulabilmesi ve mevkiin de tahkime elverişli olması sayesinde, Eğridir Hamidoğulları gibi küçük bir devletin hükümranlığı sırasında, oldukça parlak bir hayat sürmüştür. 1332’de burayı ziyaret eden ve Ulu Camii karşısındaki medresede kalan ibn Battuta, şehri çok nüfuslu, güzel çarşı ve pazarları olan, iyi sulanmış meyve bahçeleri ile çevrili bir belde olarak gösterir ve hükümdardan, Dündaroğlu İshak Bey‘den sitayişle söz eder.

Osmalı egemenliği altında ise, sınırlarından uzak kalması savunma ihtiyacını ortadan, kaldırmıştır. Surlar onarım görmeyerek yıkılmayı yüz tutmuş ve şehir, sapa durumu yüzünden, sönmüştür.

XIX. yüzyılın ilk yarısında Eğridir‘de dördü minareli olmak üzere 32 cami, 17 mescit, 2 medrese, 2 kilise, 1 kütüphane, 4 hamam, 150 kadar dükkan ve 3 han vardı ve I. Dünya Savaşı’ndan önce kasabanın nüfusu 5-6 bin olarak tahmin edilmekteydi.

Akdeniz ve Ege uygarlıklarının kültür değerlerini taşıyan Eğridir’de arkeolojik buluntular yanında Selçuklu ve Osmanlı dönemi yapılarından bir bölümü de günümüze kadar gelebilmiştir.

Eğridir İç Kalesi, ilçe merkezindedir. Lidya Kralı Kroisos (Krezüz) döneminde, M.Ö. IV. yüzyılda yapılmıştır.Aşağı yukarı, yapıldığı gibi bugüne kadar dimdik ayakta kalabilen ender kalelerden biridir.

Hızırbey Camii, Selçuklular tarafından XI. yüzyılda depo olarak yaptırılmışken, Hamidoğullarından Hızır Bey tarafından cami haline getirildi. “Ulu Cami” adıyla anılmaktadır. 1815 yılında bir yangın geçiren yapı, onarılarak 1819’da yeniden ibadete açıldı. 1885 yılında ise esaslı bir onarım gördü. Cami, kesme taştan yapılmıştır, doğu duvarını surlar oluşturmaktadır.

Ak Han, Eğridir Denizli yolunda, Goncalı’dadır, bu sebeple bu hana “‘Goncalı Hanı” da denir. Vali Seyfeddin Karasungur b. Abdullah tarafından yaptırılmış, holü 1253, avlusu ise 1254 yılında tamamlanmıştır. El Sultanî tuğrası ile başlayan ve Selçuklu sultanına işaret eden kitabede İzzeddin Keykavus IPden ve unvanlarından söz edilmekteydi.

Hol bölümünün çok sade mimarisine karşılık, avlunun sağda eyvanı ve ilk kez görülen iki kat odaları ile soldaki medresesi zengin bir görünüm arz eder. Mescit, solda hole bitişen köşede tonozlu mekânın üstünde köşe üçgenlerine oturtulan kubbesi ile dikkati çeker.

Çardak Hanı, Alâeddin Keykubad zamanında, Qnun azadlı köle ve emirlerinden Esededdin Ayaz b. Abdullah el-Sahabî tarafından 1230 yılında yaptırılmıştır. Eğridir – Denizli yolunda olan hanın yalnız duvarları kalmış, kare avlusu ve altı bölümlü beş neften oluşan hol planı ile, sultan hanlarının sadeleştirilmiş bir benzeridir. Sivri kemerli yarım tonoz biçimindeki hol portalinde sivri kemerli kitabe yerinin iki tarafına, plastik birer arslan heykeli yerleştirilmiştir.

Eğridir Hanı, Gıyaseddln Keyhüs-rev II zamanında yaptırılmıştır (1237-1238). Eğridir’in 3 kilometre kuzeyinde bulunan bu yapı, bugün kaplama taşları sökülmüş, çıplak duvarlar halinde, portalleri yok olmuş, örtüleri yıkılmış, ayakta kalan duvar ve izlerinden sultan hanların planlarına uygun olduğu anlaşılmaktadır. Kulelerden bazılarının alt taraflarından iyi cins blok taş kaplamalar.kalmıştır. Mermer portalin işlenmiş taşlarından birçoğu kale kapısının duvarlarında kullanılmıştır.

Ertokuş Kervansarayı(Pınarbaşı Hanı), Mübarlzüddin Ertokuş tarafından 1233 yılında yaptırılmış olup, Eğridir Akşehir kara yolu üzerindedir. Bina, kuzey güney yönünde uzanan dikdörtgen bir yapı olup “kışlık” kapalı bir mekân ile “yazlık” bir avlu olmak üzere iki ana kütleden oluşur.

Dündarbey Medresesi, Selçuklu Sultanı Gıyaseddin Keyhüsrev II zamanında han olarak yapımına başlanmış (1237), sonradan tamamlanamadığı için yarım kalmış, 1310 yılında Hamidoğullarından Dündar Bey tarafından medrese olarak tamamlanmıştır. Kesme taştan iki kat olarak yapılan yapının orta şadırvanı bulunan bahçesinin iki tarafında odalar sıralanmıştır. Giriş kapısı karşısında bulunan divanhanenin kemerindeki 1301 tarihli onarım kitabesinde medreseye çevrildiği yazar.

Babasultan Türbesi (Kümbeti) Eğridir’de, Türkistan’ın Duduk kasabasında Eğridir’e göç eden Şeyh Mehmed Duduki’ye ait olup, Hamidoğulları zamanında yapılmıştır. Şeyh Duduki 1400 yılllarında öldüğüne göre, kümbetin de bu yıllarda yapıldığı sanılmaktadır. Sekizgen planlı, üzeri piramidal çatı ileörtülü ve her kenarı sağır nişlerle kenarlanmış bir yapıdır.

Eğridir‘in adı hakkındaki halk arasında bir söylenti vardır. Buna göre Eğridir Gölü’nün bulunduğu yer gülistanlık çukur bir ova imiş. Bir bahar mevsimi, gök gürlemiş, yer kaynamış, yağmurlar yağmış, ovayı seller bastığı için herkes civar dağlara kaçarken, bir nine hiçbir şeye aldırmadan yün eğirmeye devam etmekteymiş. Kaçanlar onu uyardıkları halde nine hiç yerinden kımıldamadığı için ona “Öyleyse ne halin varsa gör, eğir dur” diyerek dağların yamaçlarına çıkmışlar. Nine de sellere kapılıp gitmiş, ovayı basan sel suları orada bir göl oluşturmuş. O günden sonra, gölün de, dağ yamacında kurulan yeni obanın adı da “Eğir Dur” olmuştur.

Eğridir, bugün, Akdeniz Bölgesi’nde (Göller Yöresi bölümü) Isparta iline bağlı ilçe merkezi kasabadır.

Isparta Eğridir

Isparta Eğridir

Eğridir Lake

Eğridir Lake

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Sayfa başına git