Erzincan

ERZİNCAN(Eski adları: Arzincan, Arzingan, Erzingen, Ekâleats, Kelitzenâ, Kelzâne, Eguâghiats, Yerzinga)

Erzincan‘ın kuruluşu ve Eski Çağ tarihi henüz aydınlanmamıştır. Erzincan, Ortaçağ’da Arap coğrafyacılarının Doğu Anadolu’nu andıkları dört erzen’den biridir. Uzun yüzyıllardır Bizans-İran sınırı üzerinde bulunan şehir, bu iki imparatorluk arasındaki mücadeleler sebebiyle gelişememiştir. Şehir, 504, 532, 586 ve 591‘de Bizans ordularının İran üzerine saldırıları sonucu savaş alanı içinde kaldı. Müslüman Araplar ilk kez 638’de İyaz b. Ganem komutasında burada gözüktüler. Daha sonra Hz. Osman zamanında 651-653 yılları arasında Habib b. Mesleme komutasındaki Arap birlikleri geçici bir süre için Erzincan’a hakim oldular. Ancak şehir 686’da yeniden Bizans hâkimiyetine girdi. 756‘da Abbasîler tarafından işgal edildiyse de, kısa süre sonra Ermeni Mamikon Bağradlı ve Ardzruni’nin çıkardıkları isyan sonucu Abbasî hâkimiyeti buradan çekilmek zorunda kaldı. Türklerin Anadolu’ya gelişlerine kadar şeklen Bizanslıların yönetiminde kalan Erzincan, 1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra Selçuklu Sultanı Alparslan’ın kumandanlarından Emir Mengücek Gazi tarafından fethedildi ve 1072’de de (Alparslan tarafından Mengücek Gazi’ye dirlik olarak verildi. Erzincan’da kurulan Türk yönetimi ile bölge, Oğuzlardan Bayat, Alkaevli, Karaevli ve Kayı boyları tarafından iskân edildi ve Türkleştirildi. Mengüceklerdevrinde Erzincan özellikle beylik merkezinin Kemah’tan buraya taşınmasından sonra Fahred-din Behram Şah zamanında tarihinin en parlak devrini yaşadı. Büyük bir gelişme göstererek kültür ve ticaret merkezi haline geldi.

1228‘de Erzincan Sultan Alâeddin Keykubad tarafından Davud Şah’ın elinden alınarak Selçuklu Devleti’ne katıldı. Aiâeddin Keykubad şehre girişte, şehrin duvarlarını kesme taşlarla yeniden ördürdü. Bir süre sonra Moğol hâkimiyetine giren şehir, İlhanlılar tarafından gönderilen valiler tarafından yönetilmeye başlandı. Bu tarihte, bakır ocaklarının işletildiği ve şehirdeki bakır atölyelerinde güzel bakır işlerinin yapıldığı İbni Battuta ve Marco Polo gibi gezginler tarafından anlatılmaktadır. Ebu Said Bahadır Han zamanında Anadolu Valisi Timurtaş’-ın Kahire’ye kaçması üzerine, Anadolu Valiliği’ne getirilen Şeyh Hasan arasındaki rekabetten yararlanarak, 1343‘te Erzincan yöresinde, Karanbüt’te, Küçük Şeyh Hasan kuvvetlerini yenilgeye uğrattıktan sonra Doğu Anadolu’ya hâkim olunca, Erzincan da onun kurduğu beyliğe bağlandı. 1362’de Eretnasülâlesinden Mutahharten, Erzincan’ı ele geçirdi. Bunun üzerine Eretna oğlu Ali Bey, veziri Kadı Burhaneddin ile birlikte 1379’da Erzincan üzerine yürüdüyse de, Erzincanlıların ve Mutahharten’in Akkoyunlulardan yardım alması sonucu Mutahharten’in elinde kaldı. 1394’te Kadı Burhaneddin tekrar Erzincan’a yürüdü, ancak bu kez de Ak koyunlu aşireti ona yardım etti. Kadı Burhaneddin’in üçüncü saldırısı 1395 yılında oldu. Kadı Burhaneddin’in öldürülmesi üzerine bu kez Erzincan Osmanlı Hükümdarı Yıldırım Bayezid’in tehdidi ile karşılaştı. Osmanlılara karşı koyamayacağını anlayan Mutahharten, Timur’un himayesini kabul etti. Buna kızan Yıldırım, şehri kuşatarak teslim aldı. Ancak Erzincanlıların isteğine uyarak Kemah hariç, Eretna Beyliği topraklarını kendine bağlı kalmak koşuluyla yine ona bıraktı. 1402’de Timur’un ikinci yürüyüşünde Erzincan’a gelmesi üzerine Mutahharten, yeniden Timur’a hizmet etti. Ankara Savaşı’ndan sonra Timur imparatorluğu’na katılan Erzincan, bir süre sonra Akkoyunlu Devleti’ne bağlandı. Akkoyunlu Uzun Hasan Bey, şehri yeniden onarttı. 1472 Otlukbeli Savaşı’ndan sonra Erzincan, bir süre yerli sergerdelerin elinde kaldt. 1501’de Safevî Devleti’nin kurulması üzerine bu devletin topraklarına katıldı.

Erzincan, 1514’te Çaldıran Seferi’ne gidilirken Yavuz Sultan Selim tarafından kesin olarak Osmanlı İmparatorluğu’na katıldı. Sefer dönüşü Kemah Kalesi de 1515’te zaptedilerek şehrin başka bir devletin müdahalesine imkan bırakmadı.

Şehrin yönetimi de Baş Mirahur Bıyıktı Mehmed Paşa’ya verildi. 1514 -1520 yılları arasında Bayburt Sancağı ile birlikte eyalet olarak değerlendirildi. 26 Eylül-3 Ekim 1535’te, Erzurum Beyler beyliği’ne katılan Kemah Sancağı’nın bir kazası oldu. 1566 yılına kadar bu şekilde devam etti. Bu tarihte Erzurum Sancağı’na bağlandı.

1516-1518 tarihleri arasında, Erzincan‘da 1 sancak beyi, 8 zeamet ve 133 timar vardı.Evliya Çelebi’ye göre, XVII. yüzyıl ortalarında Erzincan ova ortasında küçük ve alçak duvarlı kalesi içinde 200 kadar ev ile bir cami vardı. Kale dışında ise 1800 kadar ev, 7 cami, 60’tan çok mescit, 500’den fazla dükkânın, 1 çarşı ve 1 taş bedestenin bulunduğunu belirtir.

Osmanlılar döneminde sınırlardan uzakta bulunmuş olmasına bağlı olarak Erzincan şehri, XIX. yüzyıla kadar ordular için sadece bir konak yeri oldu, daha sonraki Rus istilaları karşısında askerî bakımdan önem kazandı ve bu sıralarda Erzurum Kalesi’nin koruyup kapattığı bir hareket noktası özelliğini aldı.

XIX. yüzyılın ikinci yarısında sınırın Erzurum’a yanaşması üzerine IV. Ordu müşirlik merkezi buraya taşındı. Bu sırada şehir büyümüş ve imar görmüştür. Örneğin 1864 yılında Erzincan’a su getirilmiş, Cice Boğazı’ndaki kârgirsu bendi inşa edilmiş(1868), Erzincan’dan başlayarak Dersim Dağı üzerinden geçirilerek Kızıl kilise’ye ve diğer yerlere yollar yapılmış(1871), 1864 yılında şehre bir telgrafhane (bu telgrafhane 1883 yılında onarım görmüştür), büyük bir kışla (1865) ve hükümet konağı(1867, 1873), inşa edilmiştir.

Fırat’ın (Karasu) kıyısındaki köşkleri, çiçek bahçeleri, çilek tarlaları, ırmakta dolaşan süslü kayıkları, kıyıdaki gazinoları, türlü derecelerden askerî okulları ile Erzincan, mamur ve canlı bir şehir görünümünü kazanmıştır.

XIX. yüzyıl sonunda Erzincan’da 210 cami ve mescit, 35 medrese, 2 rüşdiye, 9 ilkokul, 18 han1550 dükkan, 3 gazino, 35 kahvehane, 8 hamam, 14 fırın, 145 çeşme, 15 tabakhane, 12 bezirhane, 11 boyahane, 1 silah ambarı, 1 askeri tabakhane, 1 aba yapım evi bulunmaktaydı. Yukarıda saydığımız 2 rüşdiye mektebinden biri 1865, diğeri 1883, Idadî mektebi ise 1908 yılında öğretime açılmıştır.

XIX. yüzyılın son yıllarında Erzincan şehrinin nüfusu 23 bin iken, 1883 yılında göçmenlerin buraya yerleştirilmesi ve IV. Ordu müşirlik merkezinin buraya taşınması sonucu şehrin nüfusu kısa sürede artmıştır.

Kültürel alanda olduğu gibi, iktisadî alanda da gelişen Erzincan’da, 1876 yılında Akmermer madeni, 1879 yılında da Kurşun madeni işletilmeye açılmıştır.

Beyliklerin uğrak yeri olması sebebiyle bayındır hale gelen Erzincan, tarih boyunca geçirdiği önemli depremler yüzünden, özellikle 1011, 1045, 1145, 1251, 1268, 1287, 1374, 1422, 1482,1543,1584,1784,1909 ve 1939 yıllarında meydana gelen depremler sonucu, tüm eserler yerle bir olmuştur. Ayrıca, 1859‘da büyük bir fırtınanın yapılara büyük zarar verdiği bilinmektedir.Erzincan şehrinin, tarihi yapılan yönünden oldukça zengin olduğu bilinmektedir.

1939’da meydana gelen depremden sonra günümüze bir tek Ulu Cami kalabilmiş, bu da birçok defalar onarıldığından bugüne kadar gelebilmiştir. Diğer adı“Gülâb Camii” olan Ulu Camii avlusundaki eserlerden hiçbirisi bugüne erişememiştir. Halilullah Cami de Halilullah Çelebi Mahallesi’ndedir. İsa Çelebi tarafından tamamlattırıldığı söylenilmektedir.

Mescitlerden, GürBarak Mescidi, kendi adını taşıyan mahallededir. Yapanı bilinmemektedir. Gündemüciyah Mescidi, Cami Mahallesi’ndedir.

Medreselerden Atabek Medresesi, Dârü’l-ilm Medresesi’nin kimin tarafından, hangi tarihte yaptırıldığı bilinmemektedir. Melik Fahreddin Medresesi, Erzincan Hükümdarı Fahreddin Behramşah Gazi tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır. Tatarten (Mutahharten) Medresesi, 1379-1403 yılları arasında Mutahharten tarafından yaptırılmıştır. Abdullah Efendi Medresesi ise Cuma Mahallesi’nde Müftü Abdullah Efendi tarafından 1769 yılında yaptırılmıştır.

Zaviyeler ise şöyle sıralanabilir: Mevlevihane zaviyesi, Haydarihane zaviyesi, Taharten Bey zaviyesi, Kalenderhâne ve Pir Ömer zaviyeleri, Uğurlu Mehmed Bey zaviyesi, Veled Bey zaviyesi (Akkoyunlu beylerbeylerinden Veled Bey tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır).Şehre 1869’da bir cami yapılmış, Sultan Şeydi Cemâleddin Türbesi ise 1891 yılında onarılmıştır.

Burada yaşayan Hristiyan dinine mensup vatandaşlar içinse 1858 yılında bir Ermeni kilisesi, 1859 yılında bir Rum kilisesi ve 1889‘da bir Ermeni okulu inşa edilmiştir.Erzincan, 1939 zelzelesinden sonra tamamen terk edilmiş ve yeni bir şehir kurulduğundan, tarihî Erzincan bir ölü şehir olarak toprağa gömülmeye bırakılmıştır.Erzincan, bugün Doğu Anadolu’da aynı addaki ovada, türlü yönlere uzanan yolların uğrak yerinde il merkezidir.

Erzincan

Erzincan

Erzincan Merkez

Erzincan Merkez

erzincan

erzincan

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Sayfa başına git