Hakkari

HAKKÂRİ(Eski adı: Çölemerik)
Şehrin adı, burada yaşayan 12 Pınyanış ve 12 Artuşu (Hertuşi) oymağı birliği 24 oymaklı Akara (Akarı, Hakarî) boyunun 639 yılında İlk İslam Araplar geldiği sırada Habur ve Yukarı Zap başlarında kalabalık oluşlarından, Hakkari’ye (Hakkarlier) diye tanımlamalarından kalmadır. 1054’te Selçuk yönetiminde bulunan şehre, 1127-1262 yıllarında Musul Atabegleri hakim oldular. Atabeg İmadeddin Zengi, 1142’de Aşib Kalesi yerinde imadiye şehrini kurup, ordu kışlağı yaptı. 1262’de İlhanlılara bağlanan ve Abbasilerden geldiğini ileri süren Hakkâri beyleri, Moğol yazısı ile temlik haneler alıp, beyliklerini yaşattılar. 1349‘da Karakoyunlu Bayram Hoca şehre hakim oldu. Üç yıllık Celâyirli işgalinden sonra yeniden Karakoyunluların yönetimine girdi (1366). 1387’de Timur‘a, ondan İzzeddin Şir Bey’e, 1405‘te de tekrar Karakoyunlulara geçen şehire, Uzun Hasan’ın gönderdiği Sofu Halil ile Arabşah beyler, 1468’te Hakkâri beylerini kırıp Dümbüllü Türkmenleri yerleştirerek bölgeye hakim oldular. Çölemerik’teki en güzel sanat eseri olan Meydan Medresesi, 1472’de biten Akkoyunlu yapısıdır. 1468’de Hakkâri beylerinden ,Gülaboğlu Eseüddin adlı bir genç, Mısır’a kaçarak Kölemenlerin hizmetine girdi. 1496’da Akkoyunlular İçinde büyük karışıklıklar çıktığı sırada, Diz (Gevar) bölgesinden Mısır’a işçi olarak giden Nasturîleriri yardımıyla gizlice Hakkari’ye gelen Eseüddin, Nasturiler ve taraftarlarıyla şehre girerek bir baskınla Dümbüllüleri kırıp bölgeye hakim oldu. Daha sonra Eseüddin yerine İzzeddin Şir geçti (1470-1502), onun yerine de Zahit Bey, vilayetin yönetimini devraldı.(1502).Zaii  Bey,Şah İsmail Safevî’nin himayesini kabul etti ve hayatının sonuna kadar Iran emrinde kaldı. Ölümünden önce ülkesini oğlu Seyyid Muhammed ve Melik Bey arasında paylaştırdı. Melik Bey, Bay Kalesi’ni merkez edindi. Oğullarından biri kendisine karşı isyan etti, babasını yakalayıp işkence etmek istediyse de, Melik Bey başka bir oğlu tarafından kaçırıldı ve Bitlis’e giderek Şeref Han’a sığındı. Ancak, 1548 yılında Melik Bey, Seyyid Muhammed oğlu Yakub Bey tarafından Van’a getirilerek idam edildi. Bu arada Melik Bey’in beş oğlu da isyan halinde Hakkâri Beyligi’nin çeşitli köşelerinde bulundular.

Osmanlılar, bu bölgede sorumlu bir kişi görebilmek amacı ile Zeynel Bey’i kumandaya getirdiler. Hakkari bölgesi Zeynel Bey‘e ocaklık verildi. Bay bozulduğundan, Çölemerik Kalesi’ni merkez edinen Zeynel Bey, burayı imar ile 18 kilometre güneybatıdaki Dize (Üzümcü) köyündeki simli kurşun ve başka yerdeki üstün vasıflı kükürt ocaklarını işlettirdi. Bütün üretimi Van’da işlenen Hakkâri’deki bu madenlerden, 1571‘de Trabzon üzerinden İstanbul’a 2 bin kantar kükürt gönderdi. Yararlıkları görülen Zeynel Bey’in dileğiyle Başkale Sancağı, oğlu İbrahim’e verildi. 1583 Tebriz Seferi sırasında Merend’de şehit olan Zeynel Bey‘in oğlu yerine Zekeriya Bey geçti. Ancak Van mirimiranı Cafer Paşa, hükümete Zekeriya Bey hakkında yanlış ilgiler verdi ve yerine Zahid Bey’in getirilmesini sağladı. Fakat aşiretler bu duruma baş kaldırdılar. İsyanı bastırmak için Zahid Bey, bir ordu ile isyankarların ve Zekeriya Bey’in üzerine yürüdü. Zekeriya Bey ise karşı koymadan geri çekildi ve hükümetten, yeniden beyliğe getirilmesini istedi. Devrin veziri Cağaloğlu Sinan Paşa bu isteği onayladı ve Zekeriya Bey yeniden yerine döndü. Bu beylik Zekeriya Bey’le son bulmuş, 1600 tarihinde son bulan beylikten sonra yer yer birçok isyanlar çıkmıştır.

Hakkâri Beyliği ortadan kalktıktan sonra, halk, çıkan hukuk ve ceza davaları için, Çölemerik’teki hükümet merkezine kadar gitmeyip, yine kendi içlerinde oluşturdukları aşiret, kabile kurumlarında sorunlarını çözümleme yoluna gitti. Bu durum vilayette kuvvetli bir hükümet yönetimi kuruluncaya kadar sürdü.

Hakkâri beyleri, Başkale, Çölemerik ve Pervari’de özerk ve bağımsız olarak hüküm sürmüşler, adlarına hutbe okutmuşlardır. Kendilerini Abbasî halifelerinin torunları olarak görmüşlerdir. Hakkâri beyleri, hukuk ve ceza davalarını, şeyhülislâm ve kazaskerleri örnek olarak, yanlarındaki molla ve seyyidlere fetva verdirerek çözümlemekteydiler. Hükümet, beyleri kaldırıp, yerine kaymakamları, mollaların yerine de kadıları gönderince, hükümete düşman olan beyler, bu düşmanlıklarını göstermekten çekinmediler. Halk, yeni hukuk kurumlarına değil de, tekrar mollalara girip fetva almaya başladı.

XVII. yüzyılda Van eyaletine bağlı olan Hakkari bölgesinden Hakkari ve Mahmudî Hükümet, Kotur ile Şatak (Çatak) ve Möküs sancakları“Ocaklık” idi. Hepsinin haraçları, Van Kulu’na bağlanmıştı.

Son Ocakla Hakkari Beyi İzzeddin Şir ile Cizreli Bedirhari beyler birleşerek 1843‘te Tiyarî ve 1846‘da Tuhum nahiyelerindeki Nasturîleri kırıp yağmaladılar. Osman Paşa, 1847’de gelip her ikisinin “Ocaklık” hakkını kaldırdı, devlete yardımcı olan Şenbolu İzzeddin Şir’i, Cizre’de ikamete memur kıldı. Daha sonra da 1849 yılında çıkarılan bir irade ile Hakkâri Sancağı ile çevresindeki bazı mahallerden bir eyalet oluşturuldu. XIX. yüzyıl ortalarında Osmanlı Devleti, Doğu Anadolu’nun birçok yerlerinde olduğu gibi, buraya da asker göndererek, fiilî hâkimiyet kurdu. Ancak, 1853‘te Ruslar Türklere savaş açınca, Dağıstan’da Şeyh Şamil ile bağlantılı bulunan Şemdinlili Seyyid Taha, düşmana karşı cihad ilân etti. Ölünce kardeşi Şeyh Salih, halkı, Ruslarla karşı savaşa teşvik etti. Fakat, Van Valisi Selim Paşa’ya düşman olan Cizre‘deki düşük İzzeddin Şir‘i, Ruslar elde ederek, isyan çıkarttılar. Yezidî ve Nasturîlerle birleşen İzzeddin Şir, 1854‘te Musul ve Bitlis’e kadar işgal ile yağmada bulundu. Başıbozuklar kumandanı Diyarbekirli Hacı Timur Ağa ile gönüllüler, 1855 ilkbaharında asileri tenkil ettiler. Bunun üzerine şehirde önemli ölçüde ağırlıklarını sürdüren Nasturiye aşireti, Osmanlı Devletince elde edilmek istenildi. Bunun üzerine aşiretin ileri gelenlerine armağanlar gönderilerek reisleri ile görüşmeler yapıldı. Bu görüşmelerden sonra aşiret reisleri devlete bağlı kalacaklarım bildirdiler. Bu durum, Hakkari Mutasarrıfı Mehmed Nazım tarafından bir yazı ile hükümete arz edildi. ve Nasturî reislerine de hükümete ve devlete bağlılıklarından dolayı İkinci Rütbeden NİŞAN-I ÂLΠverildi (1862). 1865‘te Van Sancağı içinde Hakkâri’nin Albak, Çölemerik, Gevar. Beytüşşebab, Çal Tiyari, Şimdinan (Şemdinli) ve Kotur adlı kazaları, Büyük Erzurum Vilayetine bağlandı. 1876’da vilayet haline konuldu. Van vilayetinin kurulması üzerine bu vilayete bağlanan Hakkâri, 1880 yılında yeniden vilayet haline getirilerek 24 Kasım atandı ve bir yıl sonra da şehre telgraf hattı çekildi (1881). 1887 yılında ise sancak haline getirildi ve Van vilayetine bağlandı.

Birinci Dünya Savaşı sırasında, 1914 sonbaharında İran Azerbaycan’ı üzerinden Rus saldırısına uğrayan Hakkari’nin büyük bölümü, 1915 ilkbaharında istilaya uğradı ve 1918 başlarında geri alındı. Türkiye Cumhuriyeti mülkî teşkilâtında bir aralık vilayet haline konulan ve sonradan Van’a ilhak edilen Hakkâri, 1935 yılında yeni bir vilayet şeklîne dönüştürüldü.

Hakkari’ye bağlı Çölemerik‘in Kocaniş köyünde Mar Şem’un lakaplı Patrik sülalesine bağlı Nasturi (Asurî) Hristiyanlar, beş oymağa ayrılırlardı. 1915‘te isyan eden Nasturîler, Türk ordularına karşı geldiler. Bu sebeple 1915‘te Hakkari’deki Müslümanlar, Rus ve Nasturî mezaliminden kaçarak dağlara yerleşti. Ancak, Hakkârî’nin geri alınmasından sonra Nasturîler, bol silahlarıyla Urmiye bölgesine çekildiler.

Nasturîlerin en büyük dinî reislerine Mar Şem’un adı verilirdi.Mar Şem’unlar çuhadan şalvar, lata giyerler, başlarına fes koyarlar, fesin üzerine de siyah sarık sararlardı. Mar Şem’un’larm Koçaniş köyündeki arazisinden başka, devletten aldığı maaşı, aşiretlerden ev başına topladığı 100 paradan 1 mecidiyeye kadar olan para gelirinden ayrı olarak, yine evlerden aldığı bal, pirinç, zahire, tütün, koyun, keçi de aidat gelirini sağlamaktaydı. Bunların Çölemerik’e 80 kilometre uzaklıkta, kavak ağaçları arasında kargir küçük bir kiliseleri vardı. Hakkâri’de şehrin girişinde iki katlı bir medrese vardır. Kitabesine göre H. 1112 (1700-170)’de yaptırılmıştır. Bu kargir medresenin bazı kısımları yıkılmıştır.

Yakın devirlere kadar pek az tanınan bir yöre durumunda olan Hakkâri‘de, tezgah dokumacılığı dışında sanat etkinliği yoktu.Şehrin en görkemli yapıları arasında Çölemerik Kalesi gelir.

hakkari merkez

hakkari merkez

HAKKARİ MERKEZ

HAKKARİ MERKEZ

Hakkari

Hakkari

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Sayfa başına git