İnegöl

İNEGÖL(Eski adları: Ankedoma, Angelokome)

İnegöl‘ün hangi tarihte ve ne gibi şartlar altında kurulduğuna dair tarihi bir bilgi yoktur. Bizans devrinde tekfurluk merkezi durumunda olan İnegöl’ün adı“Ankedoma” veya “Ange-lokome”ydi. 1847 yılında ilçede yapı­lan kazılarda eski sikkelerin bulunma­sı, çok eskiden bir yerleşim yeri oldu­ğunu kanıtlamıştır.

Kasaba, Osmanlı Türklerinin eline 1298 yılı Mayıs ayında geçti. Osman Gazi’nin kumandanlarından Turgul Alp yönetimindeki bir süvari birliği tarafından kuşatılarak ele geçirilmiştir. Daha sonra ilçeye Fatih Sultan Mehmed’-in sadrazamlarından İshak Paşa, Karaman İsyanı’nı bastırmak üzere ordusuyla İnegöl’den geçerken burada bir cami yaptırmıştı.

Yıldırım Bayezid‘in yaptırdığı ve II.Abdülhamid devrinde Gotik bir üslûpla onarılan Cuma Camii, Salı Hamamı ve kervansaray, Osmanlılar’ın İnegöl‘e verdiği değeri ve şehrin ulaşım bakımından arz ettiği önemi gösterir. Osmanlı döneminde İnegöl, İç Anadolu’yu Bursa’ya, dolayısıyla Marmara Bölgesi’ne bağlayan bir kervan yolu üzerindeydi. Menzil mahallelerinden biri de İnegöl’ün güneydoğusuna rastlayan Ortaköy idi. Bu köydeki iki katlı metruk kervansaray, o devirden kalmadır.

XIX. yüzyıl sonunda İnegöl, Bursa vilayetinin Ertuğrul Sancağı’na bağlı kazası durumundaydı. Sancağın güneybatısında yer alırdı. İnegöl, Yenice ve Domaniç adlı üç nahiyesi, 105 köyü vardı. Nüfusu 60 bin 316 kişiydi.Kazada 2’si yüksek düzeyde, 2’si orta düzeyde, 62’si sıbyan mektebi düzeyinde 66 okul bulunmaktaydı. Kasabada hükümet konağından başka 7 cami, 2 mescit, 1 büyük bedesten, 1 eczane, 7 ipek iplik fabrikası, 7 fırın, 13 tabakhane, 30 kahvehane, 305 dükkân, 20 mağaza, 1374 ev ardı. Çitlî Maden Suyu, kaynağı, kendisine bağlı 65 köyü olan İnegöl, kaza merkezi sınırları içindeydi.

Çitli Maden Suyu’nun ünüSultan Abdiilaziz zamanında başlamıştır. İnegöl’ün 11 kilometre doğusunda, Çitli köyü yöresinde, ova seviyesinden 30 metre daha yüksekte çıkan, hekimlerce önerilen şifalı maden suyu, 1867 yılında Faik Paşa’nın girişimiyle ciddi bir şekilde işletilmeye açıldı. 1881 yılında İstanbul’da Dellasude Eczânesi’nin sahibi Georges Dellasude, suyun satış özel iznini aldıysa da, Bursa Valisi Ahmed Vefik Paşa, Bursa Hastahanesi’ni ortak ettirmiştir.

II. Abdühlamid de bu su ile ilgilenmiş, kimyagerlere analizini yaptırmıştır.

İnegöl dağlarının meşe, kestane ve köknar ormanları, bir zamanlar Osmanlı Donanması’ndan başka Bursa ve Bilecik’in kereste ve odun ihtiyacını karşılamaktaydı.

Kaza endüstrisinin en büyük yeri orman ürünleri, bunun dışında ise madenleriydi. İlk kez ilçede 1867 yılında maden çıkartılmaya başlanılmış, Domaniç nahiyesinden çıkarılan Krom madeninin işletilmesi 1879 yılında bir İtalyana verilmiştir. Üretilen 50 bin ton krom madeni, Gemlik Limanı’ndan ihraç edilirdi.

Coğrafî konumu gereği, çok eski çağlardan beri yerleşim merkezi olan bir bölgede yer alan İnegöl ilçesinin kültürü de tarihî özellikler gösterir.İnegöl ilçesinde bulunan eski eserler Osmanlı dönemine aittir.

İnegöl’ün Kurşunlu Abideleri; Kurşunlu kasabasının merkezindeki cami ve onun tuğladan yapılmış zarif minaresidir. Uzaktan yarattığı silüetiyle insanı cezbeden bu bina, asfaltın güneyine ve yolun hemen yakınına rastlamasına rağmen, sanat tarihi yönünden bugüne dek hiçbir yerde tanıtılmamıştır.

Bu binanın Murad Hüdavendigâr veya Yıldırım Bayezid devrine, yani XIV. yüzyılın sonuna rastlayan bir tarih içinde yapıldığı ihtimali mevcuttur.

Yıldırım Camii (Cuma Camii); Yıldıım Bayezid devrinde ibadete açılmış olup, bütünü ile yıktırıldıktan sonra Sultan Abdülhamid devri mimarisine uygun olarak yüksek pencereli, Gotik sivrisi kemerli ve ortası fenerli tarzda inşa edilmiştir. Kare planlıdır.

İnegöl İshak Paşa Camii

İnegöl İshak Paşa Camii

Salı Hamamı(Yıldırım Bayezid Hamamı); Yıldırım Bayezid devrinde yaptırılmıştır. Yıldırım Camii’nin kuzeyinde yer alır. Kubbeli bir soğukluk ve iki halvetten oluşan küçük bir tek hamamdır.Bugün de kullanılan yapı, 1875 yılında  onarılmıştır.

Sinanbey Hamamı; geniş boyutlu bir yapıdır. Tahta giriş holünden, üzeri kubbeli bir geçitle ayrılır. Hücreler, kenarı 2.80 metre olan dört köşe ve üzeri kubbe ile örtülü bölümlerdir. Binanın dışı sade ve süslemesizdir.

Karacabey Kervansarayı, orta büyüklükte bir yapıdır. Yapı özelliği olarak, arası boş çift kat tonozla kaplıdır. Üst tonoz, yapıyı sıcağa ve soğuğa karşı korur. Yapı günümüzde harap bir durumdadır.

Ortaköy Kervansarayı; köyün batısında, kapısı güneye nazır, kesme taş ve tuğladan yapılmış, oldukça harap bir yapıdır. Bir kesme kefeki taşı sıraları arasında iki sıra dikey, iki sıra yatık nizamlı oldukça güzel yapılmış bir duvar konstrüksiyonu bulunmakta ve sökülmüş yerlerinden de arka bölümünün dahi aynı malzeme ve yapı şeklinde olduğu anlaşılmaktadır. Kervansarayın planı derinliğine oluşmuş, orta bölüm daha geniş ve yanlar biraz daha dar yapılmak suretiyle üç tonoz ve üçerden 9 takviye kemeriyle kapatılmıştır.

İshakpaşa Külliyesi; Fatih Sultan Mehrrvd’in sadrazamı İshak Paşa tarafından yaptırılan cami, medrese, kütüphane ve türbeden oluşur.

İshakpaşa Camii, 1476 yılında yaptırılmıştır. Tabhane odaları vardır. Plan bakımından Bursa Hamza bey Camii’ne benzer. Kemerler üç tuğla bir taşla, duvarlar düzgünce moloz taşı ve iki
sıra tuğla ile örtülüdür.

H. 1293 (1876) yılında onarımına başlanarak 1877 yılında onarımı tamamlanan camiin Arapça onarım vakfiyesine göre, “Fakirlere mesken ve mekân, uğrayıp gelenler, misafir ve mukim Müslümanlara…. konak ve melce olarak kurulmuştur” yazılıdır. Camiin kütüphanesinde XV. yüzyılda 102 kitap olduğu bilinmektedir.

İshakpaşa Medresesi, camiin şadırvan avlusunun kuzey tarafında, üç kollu bir yapıdır. Cami ile bağlantısı yoktur. Arada olması gereken duvarlar yıkılmış, şadırvan avlusunun iki yanı açık kalmıştır. Medrese, 10 hücre, 1 dershane ve önlerindeki revaktan meydana gelir. Dershane kapısı üzerindeki bir kitabeye göre, H. 887 (1482), tarihine doğru yapılmıştır. Bu medrese plan itibariyle iznik’teki Süleymanpaşa Medresesi’ni andırır. Duvarları molozumsu taşla ve tuğla hatılla, cami ve türbedeki konstrüksiyona benzer.

Türbe, camiin güney batısındadır. Türbe aslında, II. Murad‘ın zevcelerinden olup, sonra İshak Paşa‘ya nikahlanan Tecünnisa Hatun‘a aittir. Türbenin içindeki Ishak Paşa sandukası hafif oyma kitabe ve yapraklı sularla süslüdür. Türbe köşegen planlı, tuğla ve taş duvarlar ile yapılmış, kubbesi kasnaksız basit bir yapıdır.

inegol

inegol

inegöl meydan

inegöl meydan

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Sayfa başına git