Karahisar-ı Şarki

KARAHİSAR-I ŞARKÎ(Eski adları: Colonia, Nikopolis, Keyguna. Bugün: Şebinkarahisar).

Roma ve Bizans yönetiminde kalan yöre, 1071 yılında Türklerin Anadolu’ya girmesiyle Türklerle Bizanslılar arasında sürekli el değiştirdi. 1174‘te Bizans’a geçti. 1184‘te Mengücük Hakanı Fahreddin Behramşah, burayı Türk topraklarına kattı. Bugünkü Bayramköy’deki Keyguna Kalesi’ni koruma yönünden yetersiz bularak, Hacıkayası adı ile bilinen 2 kilometrekare yüz ölçümünde ve çevresi düz yalçın kayalar üzerinde ikinci bir kalenin kurulması işi ile oğlu Mazaferüddin Mehmed Bey’i görevlendirdi. Mehmed, Hacıkayası’nın en yüksek yerine yeni bir kale yaptı. Kalenin en yüksek bölümünde, dışarıdan bakıldığında tek kat, içinden dört kat olan bir kule, ayrıca bir saray “Kırk Badal” adı ile anılan, taştan oyulmuş bir su deposu, yarı duvar, yan oyma su sarnıcı, cephanelikler, erzak depoları ve kale muhafızlarının talim yaptıkları yerler vardı.

Şebinkarahisar, 1228 yılında Alâeddin Keykubad‘ın isteği üzerine Amasya Valisi Halife Alp tarafından Mengüçler’den alınarak Selçuklu topraklarına katıldı. Selçuk Sultanı Gıyaseddin Keyhüsrev’in Köse dağı Savaşı’nda (1243) Moğol Kumandanı Baycu Noyan’a yenilmesinden yararlanan Trabzon Rum İmparatoru I. Manuel Komnenos (1238-1263), kaleyi kendi toprakları içine dahil etti.

Karahisar-ıŞarkî, son Trabzon Rum İmparatoru David Komnenos (1458-1461) zamanında, damadı Uzun Hasan‘ın idaresi altındaydı. Fatih Sultan Mehmed‘in ortanca oğlu Mustafa Çelebi’nin 11 Ağustos 1473’te Uzun Hasan ile yaptığı Otlukbeli Savaşı’nı kazanması üzerine Osmanlı topraklarına katıldı. 27 Ağustos 1477 tarihinde bir pazar günü Keyguna’ya giren Fatih, ilçenin adını“Karahisar-ıŞarkî” olarak değiştirdi.

XIX. yüzyıl sonunda Karahisar-ıŞarkî, Sivas vilayetinin “Karahisar” adlı bir sancağı durumundaydı. Sancak vilayetin kuzeydoğusunda yer alırdı, idarî bakımdan 5 kazaya ve 38 nahiyeye ayrılmıştı. Toplam köy sayısı bin 100 idi. Sivil yönetim, 1 mutasarrıf, 4 kaymakam, 38 nahiye müdüründen oluşuyordu.

1889 yılında sancağın toplam nüfusu 77 bin kişiydi.Sancak sınırları içinde öğretim faaliyetleri, 9 bin 800 erkek, 69 kız öğrencinin devam ettiği 185 okulda sürdürüldü.

Sancak ve kaza merkezi olan Karahisar-ıŞarkî şehrinin nüfusu, 11 bin 700 kişiydi.Şehrin evleri basık ve kötü inşa edilmişlerdi. Genellikle dağın yamacına yaslanmış ve birbirinin üstüne yığılmış hissini verecek şekilde kümelenmiş durumdaydı.

Şehrin belli başlı yapıları; camiler ve kiliselerdi. XIX. yüzyıl sonunda inşa edilen Ortodoks Rum kilisesi, görkemli bir yapıydı. Şehirde Ortaçağ dan kalma iki eser mevcuttu. Bunlardan biri, Komnenoslardan kalma kale olup, XIX. yüzyılda, içinde zırhların muhafaza edildiği bir müze durumundaydı. Kalede, kayalara oyulmuş bir kuyunun içine inen geniş aralıklı, 40 basamakla yeraltı geçitlerine ulaşmak mümkündü.

Ortaçağ‘dan kalma ikinci eser, Meryem Ana Ortodoks Rum Manastırıydı. Manastır, çeşitli yerlerden gelen hacılar tarafından ziyaret edilmekteydi.

Sancak, maden bakımından zengindi, ancak bunların çok azı işletilebiliyordu. Belli başlı madenler; sancak merkezinin etrafını çevreleyen geniş arazide şap yatakları, linyit, kaya tuzu, bakır,.gümüşlü kurşundu. Bu sonunculardan birisi, sahibinin isteğiyle kamulaştırılmış, birinin işletilmesi yavaşlatılmış, bir dördüncüsü terk edilmişti. Kamulaştırılan iki kurşunlu gümüş madeninden biri, Suşehri kazasında, Gümüşbeli adlı yerde, diğerleri Koyulhisar kazasında, Sis Orta mevki indeydi. Kamulaştırılmalarından sonra gümüş madeni, 2 Aralık 1889‘da 99 yıl süreyle bir irade ile üç kişiye verildi. Sancak sınırları içinde yılda ortalama bin 540 kilogram tütün üretilirdi.

Karahisar-ıŞarkî(Bugün Şebinkarahisar), halen Giresun iline bağlı ilçe merkezi küçük şehirdir.

Karahisar-ı Şarki

Karahisar-ı Şarki

Karahisar-ı Şarki

Karahisar-ı Şarki

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Sayfa başına git