Keban

KEBAN
Hangi tarihte kurulduğu bilinmeyen Kaban’ın X. yüzyıla ait bir yerleşim yeri olduğu, Keban Barajı‘nın yapımından sonra ortaya çıkarılmıştır. IV. Murad’ın Bağdad seferi sırasında Denizli Köyü’ne uğradığı ve bu köye bir kervansaray yaptırdığı bilinmektedir. Kervansaraydan günümüze taş bir kemer kalmıştır. XVIII. yüzyılda bir eyalet merkezi olduğu ve 7 paşanın burada ikamet ettiği yazılıdır. Dördü, Yusuf Ziya Paşa, Alâeddin Paşa, İspanakçı Mustafa Paşa, Köse Ruhi Paşa’dır.

XIX. yüzyıl sonunda Mamuretü’l-Aziz vilayetinin merkez sancağına bağlı bir kaza durumundaydı. Merkez sancağın güney batısında yer alırdı. Kuzeyden Arapgir kazası ve Dersim Sancağı, doğudan Harput  Mezre merkez kazası, güneyden ve batıdan Malatya Sancağı ile sınırlanmıştı. Arguvan adlı bir nahiyesi, 200 köyü vardı. Bir kaymakam, bir nahiye müdürü ve bir idare meclisi tarafından yönetilirdi. Toplam nüfusu 56 bin 198 kişi idi.

Kaza merkezi Keban  Maden kasabası, Fırat’ın sol kıyısında, Harput‘un 42 kilometre batısında, Malatya’nın 42 kilometre kuzeydoğusunda, Eğin’in 65 kilometre güneydoğusunda kurulmuştu. Madenin işletildiği yıllarda 3 bin hane olan kasaba nüfusu bu dönemde 300 haneye inmişti. Kasabada 3 bin kişi yaşardı. Kazanın başlıca yerleşim bölgesi Birvan (Bugün: Ulupınar Köyü) ve nahiye merkezi olan Arguvan’dı. Bir van’ın nüfusu bin kişi, nahiye merkezinin nüfusu 3 bin kişiydi. Koza ve ipek böceği yetiştiriciliği yapılırdı.

1926 yılında yapılan idari teşkilat sonunda Arguvan bucağı Malatya iline, Muşar bucağı da Baskil ilçesine bağlandı.İlçeye 1859 yılında bir Rum kilisesi yapılmış, 1876 yılında da Akarsu bendleri inşa edilmiştir.

İlçede Osmanlı imparatorluğu döneminde bol miktarda simli kurşun çıkarılmaktaydı. 1797 yılında maden ocağının varlığı bilinen Keban Madeni’nde yakılan fırınlara, ilçede orman bulunmaması sebebiyle ağaçlar uzak yerlerden getirilmekteydi ve dolayısıyla bu da midenin dirhemine belirli miktarda zam getirmişti. 1817 yılında çıkarılan madenden 88 bin dirhemi İstanbul’a gönderilerek para yapımı için eritilmiş, 1242 (1827) yılında ise 242 bin dirhem İstanbul‘a nakledilmiştir. Daha sonraları madende bir takım genişletmeler olmuş, 1839 yılında buraya mühendis olarak getirtilen İngiliz mühendis Robertson’un bir layihası gereği madene bir dökümhane yaptırılmış, aynı yıl, üretimden elde edilen gelirin fazla olması sebebiyle, Avrupa’dan getirtilen mühendislerin maaşlarına mükafat olarak zam yapılmıştır.

XX. yüzyılın ilk yarısında maden üretiminin azalması, halkı tarım ve hayvancılığa itmiştir.Keban Barajı yapımı dolayısıyla çevrede 1967 yılında başlanılan kazılarda Selçuk, roma ve daha eski döneme ait birçok eski eserler çıkartılmıştır.ilçede Selçuklu dönemi yapısı olarak Vakıf Han, yıkık olarak durmaktadır. Elâzığ  Keban ilçesinin Denizli Köyü’ndedir. Kışlık avlusu han tipindedir. Üzeri tonozla örtülü, eyvanlı portali vardır. Bu eyvana açılan iki oda görülür. Bunlardan birinin mescit olduğu sanılmaktadır. Portalin tonoza yakın bölümlerinde üç kadın figürü bulunmaktadır. İç bölümü iki sıra payelerle üç nefe ayrılmıştır. Tonozla örtülüdür.

keban baraji

keban baraji

keban

keban

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Sayfa başına git