Edremit

EDREMİT(Eski adları: Adramyti, Pâdasus, Andamyttium, Adramytteion, Thebe, Antendros, Antandrus).

İlçe, adını, Burhaniye (Kemer) yakınında, deniz kıyısında, Karataş yöresinde ve bir tepe üzerinde harabeleri bulunan antik “Adramytteion” şehrinden alır. Lidya egemenliğinden sonra (M.Ö. 422), şehrin adı“Adramytteion” olarak değişti. Daha sonra Atinalıların ülkelerinden kovduğu Deloslular tarafından işgal edildi.

Klasik Çağ’da Edremit, Behramkale’ye giden yolun buradan geçmesi, kentin stratejik önemini artırmaktaydı. M.Ö. VI. yüzyıldan sonra bağımsızlığını yitirerek Midillilerle Persler arasında birkaç kez el değiştirdi. M.Ö. 546‘da Perslerin, M.Ö. 427′de Atinalıların egemenliğine geçti. M.Ö. I. yüzyılda Roma İmparatorluğunun Asia eyaletine bağlanarak hukukî sorunlar yönünden Edremit bağımlı kaldı.

1081 yılından sonra İzmir yöresine yerleşen Türk Beyi Çaka Bey tarafından işgal edilen şehir, 1115 yılında bir başka Türk beyi olan Monolykos tarafından alındı. Bizans İmparatoru Manuel I, şehri saldırıdan korumak üzere takviye etti. XIV. yüzyıl başında şehrin Türklere karşı savunulması görevi, Foça‘da bulunan Cenevizlilere verildi, ancak bu savunma başarısızlıkla sonuçlandı ve Edremit, Bergama’da hüküm süren Karasioğulları’nın eline geçti. Sultan Orhan tarafından Karasioğullan Beyliği’ne son verilerek Osmanlı topraklarına katıldı (7345-1403) yılında Timur kuvvetlerinin Bursa‘dan Manisa üzerine hareket etmesiyle, bir istila dönemi yaşadı.

Osmanlı egemenliğinin tam olarak kurulmasından sonra burası kaza olarak Anadolu eyaletine, sonra da Bursa (Hüdavendigâr) vilayetinin Karasi Sancağı’na bağlandı.

XIX. yüzyıl sonunda 3 nahiyesi ve 123 köyü bulunan Edremit’in toplam nüfusu 50 bin 614 kişiydi. Kaza merkezi Edremit kasabası, sancağın tek yolu olan ve Akçak Limanı ile Bandırma’yı birbirine bağlayan yol üzerinde kurulmuştu. Bu yol aynı zamanda Ege Denizi ile Marmara Denizi‘ni de birbirine bağlar durumdaydı.

İlçede yaşayan Rumlar, sürekli olarak komşu devletlerdeki ayaklanmalara ayak uydurmuşlar ve onları desteklemişlerdir. Örneğin, Yunanistan’da meydana gelen ayaklanmada, buradaki Rumlar da ayaklanmışlar ve Rum halkın bir bölümü Yunanistan’a kaçmıştır. Bu durum üzerine Osmanlı Hükümeti, gerekli önlemleri alarak, ayaklanmaya katılmak üzere Şehirden ayrılan Rumların mal ve eşyalarına el konulmuştur (1822). ikinci bir önlem olarak da şehir içinde bir ayaklanma meydana gelmesi düşüncesiyle buraya Bursa’dan bin kişilik bir askeri kuvveti gönderilmiştir (1823).

Mayıs 1919 tarihinde Yunanlıların saldırısına uğrayan ilçe, millî kuvvetlerin ilk toplanma merkezlerinden biri olmuş ve 1 Temmuz 1920 günü Yunan ordusunca işgal edilmiştir. Şehir, işgalden 9 Eylül 1922 tarihinde kurtarılmıştır.

Edremit, deprem alanlarından biri olması dolayısıyla sık sık yer sarsıntılarına uğramıştır. Nitekim, 1867 yılında meydana gelen depremde şehir büyük ölçüde zarar görmüştür.

Edremit‘te eski dönemlerden beri eğitim ve öğretime önem verildiği, arşiv kayıtlarından anlaşılmaktadır. Bugün yıkılmış olan “Alemizâde”, “Kurşunlu”, “Ağacamii” gibi camilerin medreselerinde iki yüzyıl önce öğretim yapılmaktaydı. İlçeye bağlı Zeytinli köyüne Han Abdurrahman tarafından bir mektep yapılmış(1764). Kara. Hacı Ahmed adlı bir kişi de Taylıeli köyünde bir okul yaptırmıştır (1836).

İlçe halkı geleneklerine çok bağlıdır. Eskiden beri kullanılan yerli giysiler şalvar, üç etek, festen oluşurdu.Edremitli erkekler, başlarına fes üzerine mendile benzeyen bir sarık, sırtlarına çuhadan yapılmış uzun kollu bir cepken, bellerine meşin bir silahlık, aynı çuhadan kısa bir don, ayaklarına kışın kalçın adı verilen bir deri tozluk veya çizme, yazın uzun konçlu yün çorap ve ökçeleri basık hafif yemeni veya tulumbacı denilen kundura giyerlerdi.

XIX. yüzyılda sanayi bakımından ilçe ileri bir düzeydeydi. Çeşitli zeytinyağı, sabun ve teneke fabrikaları vardı. Edremit’te zeytin yağcılık XIX. yüzyılın başlarından itibaren gelişmiştir. 1837 yılında ilçe ve bağlı köylerinden elde edilen zeytinyağdan belirli bir miktarda vergi alınmaktaydı. Kredi sistemi de yine bu yüzyılda işlemekteydi. Nitekim Yed-i Vahid usulünün feshinden dolayı Edremit‘te bazı tüccarın borçlu oldukları parayı verememeleri sesebiyle mukassatan ödemeleri ve Darbhaneye ait münafi borçlarının yarısının affının uygun olduğunu bildiren 1834 tarihli bir ferman bulunmaktadır.

1893 yılında ise zeytinyağı üretimini teşvik maksadıyla üreticiler vergiden muaf tutulmuşlardır.Madencilik alanında da gelişen Edremit’te kömür ve simli kurşun ile demir madeni işletilmekteydi.1862 yılında bakır madeninin tarh yıl süreyle imtiyazının Maliye Nazın Paşa’ya verildiğini, 1882 yılında da demir madeni işletilmesinin Panani Kostanidi adlı bir kişiye verildiğini biliyoruz..

İlçede arkeolojik eserler yanında Osmanlı dönemi yapıları da mevcuttur. XIX. yüzyıl sonlarında kazada 22 cami, 1 medrese, 6 kilise, 1 imalâthane, 7 sabun imalâthanesi, 9 kumaş boyama atölyesi, 12 tabakhane, 63 değirmen, 39 fırın, 120 kahvehane, 8 han bulunmaktaydı. Kazaya 1878 yılında bir Rum kilisesi, Kretle köyüne de bir kilise (7890,) yapımına, Meryem Ana Kilisesi’nin yeniden inşasına (1896), Havran-ı Kebir köyünde bir Rum mektebi yapılmasına (1903), Avcılar köyündeki Rum kilisesinin yeniden yapımına (1907), Rum halkı için bir hastane inşasına(7856; Osmanlı Hükûmeti’nce izin verilmiştir. Şehre ilk kez demiryolu inşaatı 1904 yılında başlamıştır.

Edremit Behram Kale köyü Hüdavendigâr Camii, Körfez’de antik Assos harabeleri yakınındaki Behram Kale köyünün kayalıkları üzerine Sultan Murad tarafından yaptırılmıştır.(XIV. yüzyıl). Bütünü ile dikdörtgen planlı yapının beden duvarlarında kullanılan antik harabelerden getirilen spoli blok kesme taşların yanı sıra, moloz taş ve tuğla malzeme kullanılmıştır. Beden duvarlarının üst bölümleri bütünüyle tuğladan yapılmıştır. Sekizgen kasnağın üzerinde yayvan tuğla kubbe yer alır. Mirap nişi mukarnaslıdır.

Eşref-i Rumî Camii, Eşref-i Rumî adına yaptırılan cami olup büyük bir alanı kapsamaktadır. Son dönem mimari özellikleri ile Ermeni ve Rum usta ve mimarları tarafından yapılmıştır. Kesme taştan yapılan beden duvarları, basamaklar halinde yükselmekte, dikey ve yatay hatlarla kesilerek bölümlere ayrılmaktadır.

Hekimzade Mevlâna Yusuf Sinan (Kurşunlu) Camii, Habiboğlu Yusuf adında bir kişi tarafından XV. yüzyılda yaptırılmıştır. Kare planlı, tek kubbelidir. Bütünü ile dikdörtgen plan oluşturan camiin doğu yanında minare tabanının çıkıntısı yer almaktadır. Tek kubbelidir. Kubbenin kurşunla örtülü oluşu, ayrıca Kurşunlu Cami adı ile anılmasına sebep olmuştur.

Edremit

Edremit

Edremit Körfezi

Edremit Körfezi

Edremit meydanı

Edremit meydanı

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Sayfa başına git