Giresun

GİRESUN(Eskiadları:Aretias, Arainesos, Area, Arta, Chalceteris,Areos, Cerasus, Cerasonte, Karassunde,Kerasus,Kerassonda, Kerassounde.Karazonde, Kirezun,Pharnacia, Famas,Pharnas).

Anadolu uygarlıklarının yaşandığı eski bir yerleşme merkezi olan Giresun, Helen, Roma ve Bizans yönetimlerinde uzun süre kalmıştır. Şehir, 1397 yılında Süleyman Bey tarafından alınarak Selçuklu imparatorluğu’na bağlandı. Bu fetih haberi Sivas  Kayseri bölgesi hükümdarı Kadı Burhaneddin’e ulaştırıldığında, Kadı Burhaneddin çok sevinerek davullar çaldırmış ve başarısını kutlamak için Süleyman Bey’e elçiler göndermiştir. Daha sonra Hacı Emir Bey yönetimine giren Giresun, II. Murad (1421-1451) devrinde Osmanlı ülkesine katıldı.

Büyük çoğunluğu Çepniler olmak üzere Yüreğir, Alayuntlu ve Bayındır gibi Oğuz boyları bu bölgeye yerleştikten sonra tarihin akışı içinde burası da Osmanlı ülkesi oldu. Bu dönemde de son yıllara kadar süren göç hareketleri olmuştur. Bu arada Giresun bölgesine de Kaf Kasya’dan göçler olmuştur. Başka yerlerden Rum ve Ermeniler de gelmiş ve çok yerde ticarî hayatı ele geçirmişlerdir.

Giresun, Osmanlılar döneminde günden güne gelişmiş ve Karadeniz’in önemli limanlarından biri olmuştur. 1873 yılında Giresun Limanı inşaatına başlanılmış ve 1876 yılında inşaat tamamlanmış, 1886 yılında daha geniş iskele rıhtımı inşa edilmiştir. Daha sonra bayındır hale gelen şehrin 1901 yılında caddeleri genişletilmiş, yeni yapılan bir caddeye de padişahın adına izafeten “Hamidiye” Caddesi adı verilmiştir.

Evliya Çelebi, “Seyahathane”inde Giresun’dan söz ederken, meyvesi bol ve limanı iyi demir tutar bir şehir şeklinde tanımlamıştır. Ayrıca buraya gelip, oradan karaya asker döken Kazaklar tarafından şehrin yıkılıp yağmalandığını ve kalenin şehri muhafaza edecek halde olmadığını kaydeder.

XIX. yüzyıl ortasında kaza olan ve merkez nüfusu 4 bin olan Giresun’un nüfusu aynı yüzyılın sonuna doğru 8 bin 840 -10 bin 230 arasında tahmin edilmektedir. Kaza merkezinde Konyalı Mahallesi’ne bir Ermeni kilisesi inşa edilmiştir.(1857) Birinci Dünya Savaşı’ndan önce şehrin nüfusu 16 binden fazla idi. Burada yaşayan Rum vatandaşlar Panlamış köyünde (1892) ve Kasap köyünde (1894) birer Rum kilisesi, Katolik cemaati için kabristan {1903) ve Çatalköyü’nde Aya Yorgi ‘(1910) Rum Ortodoks kiliselerinin yapımına Osmanlı Hükûmeti’nce izin verilmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katıldıktan sonra uzun süre Trabzon eyaletine bağlı bir kaza olan Giresun, I. Dünya Savaşı’na doğru, önce Trab-zon eyaletine bağlı ve sonra bağımstz
bir sancak haline sokulmuş, Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra vilayet haline konulmuştur.

giresun

giresun

Giresun erkekleri eskiden elbise olarak “Aba Zıpka” giyerlerdi. Başlarında siyah başlık, ayaklarında mesçapula, bellerinde çerkez kayışı, bunun üzerinde kamatabanca, boyunlarında gümüş hamayı bulunurdu. Kadınların eski giysileri çarşaf ve ferace idi. Yüzler peçe ile örtülürdü. Ayaklarında yemeni bulunurdu. Düğün ve derneklerde ise kadınlar fistan giyerler, bellerine gümüş kemer, başlarına altın tepelik ve boyunlarına beşibirlik takarlardı.

Giresun‘da ilk rüşdiye (ortaokul) Meşrutiyet yıllarında açılmış ve öğretime Bekirpaşa Caddesi’nde Yeşil Giresun Matbaası’nın karşısındaki ahşap binada başlanmıştır. 1913 yılında bu rüşdiye idadi (lise) haline getirilmiş, 1916 yılında da kent, Muallim Mektebi’ne kavuşmuştur.

Giresun‘da arkeolojik ve eski eserlerden bugüne kadar gelebilen eserler aşağıda sıralanmıştır.

Giresun Kalesi’nin M.Ö. IV. veya III. yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Kalede, Pontus KralıI. Phamakos’un saray kalıntısı, denize bakan bölümünde sığınak olarak kullanılan bir mağara, XVIII. yüzyıl sonu ile XIX. yüzyıl yapısı camiler ve kilise, Pontuslular tarafından kutsal sayılan şifalı“Kuta Suyu” vardır.

Evliya Çelebi, “Seyahatnamesin”de ayrıntılı olarak bu kaleden söz eder. Kalenin 1810 yılında onarımı yapılmıştır.

Aretias Kalesi, Giresun’un kuzeydoğusunda, Giresun Adası’ndadır. Uzaklardan da göze çarpmaktadır. Grek mitolojisinde yeri vardır.

Giresun’da tarihî eser olarak nitelendirilebilecek 6 kadar cami günümüzde mevcuttur. Seyyid Mehmed Paşa Camii, 1903 yılında onarım görmüş, daha sonra yıkılmış, günümüzde hiçbir iz kalmamıştır.

Hacıhüseyin Camii, 1594 yılında Çobanoğlu Hacı Hüseyin tarafından yaptırılmıştır. Sonraları yıkılan ve 1861 yılında Dizdarzâdelerden Murad Bey kızı Ayşe Emetullah Hanım hayratı olarak bugünkü cami yaptırılmıştır. Mermerden yapılmış bir şadırvanı vardır.

Hacımikdad Camii, 1661 yılında Hacı Mikdad Ağa tarafından yaptırılmıştır. Giriş kapısı üzerindeki kitabeye göre, 1889 yılında, Hacı İsmail Efendi adında biri camii yenilemiştir.

Kale Camii, bugünkü hükümet konağı yakınındadır. Zarif bir cami olan bu yapının üzerindeki kitabelerden ilk kez Dizdaroğlu Emetullah Hânım tarafından 1830 yılında yaptırıldığı, sonra bu harap olunca 1913 yılında yeniden inşa ettirildiği anlaşılmaktadır.

Çekek Camii, Sarı Alemdarzâde tarafından yaptırılmıştır. Daha önce aynı yerde 1884 yılında Hortumoğlu tarafından yaptırılan bir mescit vardı. Harap olunca, yerine bugünkü cami
yapılmıştır.Şeyh Kerameddin Camii, Giresun’da Şeyh Kerameddin Mahallesi’nde bulunur. 1900 yılında Alemdarzade izzet Kaptan’ın emvalinin sülüsünden, veresesi tarafından hayrat otarak yenileştirilmiştir.

giresun deniz kıyısı

giresun deniz kıyısı

giresun meydan

giresun meydan

giresun

giresun

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Sayfa başına git