Erciş

ERCİŞ(Eski adları: Arsissa, Arciş)

Doğu Anadolu’nun en eski yerleşme yerlerinden biri olan Erciş, zaman zaman Arapların, Roma imparatorluğu’nun, küçük yerli hükümdarların yönetiminde kaldı. Bölgeye Türk boylarının büyük ölçüde yerleşmesi ve XI. yüzyıl ortalarından başlayarak, Selçukluların XIII. yüzyılda İlhanlıların hakimiyeti büyük önem kazandı, kentin kuzeyinde yaylakları ile ünlü Aladağ hükümdarlarının yazlığı olmuş, Tebriz’den Erzurum’a uzanan işlek ticaret yolu Erciş’ten de geçmiş, Erciş Kalesi yapılmış. Erciş bu bölgenin en büyük kenti olmuştur.

Tarih boyunca önemini koruyan Erciş, Selçuklu saldırısı başlayıncaya kadar Bizans’a bağlı yerli prenslerin ve Arap Mervanilerin yönetiminde.kaldı. Tuğrul Bey‘in ordusunun eline 1054 yılında geçen Erciş, 1070 yılında Alparslan tarafından fethedildi. 1100 tarihlerinden itibaren Erciş, merkezi Ahlat’da olan Sökmen el Kutbî ailesinin eline geçti. Bir ara 1401 yılında Timur tarafından da işgal edildi.

Osmanlı yönetiminin kurulması, muhtemelen Kanunî devrinde gerçekleşmiştir. Gerçi 1514 seferinde, Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran yürüyüşü sırasında, Bitlis, Adilcevaz ve Erciş bölgesinin savunması Şah İsmail tarafından Kürd Beg Şereflü‘ye bırakılmışsa da, Osmanlı Ordusu çevredeki kalelerle birlikte Erciş’i de işgal etti. Ancak bu seferin dönüşünde İranlıların bu bölgeyi kontrol altına aldıkları Kanunî’nin 1534-1536 seferlerini bu bölgeye yöneltmesinden anlaşılmaktadır. 1552 yılında, Şah Tahmasp’ın saldırısına direnen İbrahim Bey, ihanet yoluyla öldürülünce Erciş tekrar İranlıların eline geçti, ancak 1554 antlaşması ile Safevîler bölgeden çekilmeyi kabul edince, Erciş de yeniden kurulan Van Beyler beyliği’ne bağlı bir sancak merkezi halinde Osmanlı İmparatorluğuma katıldı.

Erciş, öteden beri Doğu Anadolu’da yaşayan çeşitli aşiretlerin barındığı bir bölge oldu. Bu aşiretler zamanla birbirine karıştı ve çoğunlukla hüviyet değiştirdi. Öreğin, XVI. yüzyılda bölgede yaşayan ve Türk asıllı olduğu bilinen Sulu (Sulu) aşireti bugün, Hayderan aşiretine karışmış bulunmaktadır.

Moğollar zamanında yıllık 74 bin dinar vergi veren Erciş, Türk – İran savaşları sırasında ticaret bakımından çok gerilemiş ise de bu kez, serhad kenti olarak askerî bir önem kazanmış ve kale her zaman kuvvetli tutulmuştur. Kanuni Sultan Süleyman, kaleyi geniş ölçüde onarttığı gibi buraya Rumeli’den göçürdüğü Boşnak ve Arnavut asıllı aileleri de yerleştirmişti.

XIX. yüzyıl sonlarında Van vilayetine bağlı olan Erciş kazası, Van merkez sancağının kuzeyinde yer alırdı. Kuzey ve kuzeybatıdan Erzurum vilayeti, doğuda Pergri kazası, güneyde Van Gölü, batıda Adilcevaz kazası ile sınırlanmıştı. Çelebibağ, Gizik, Pirömür, Ağrı, Göze, Gömar olmak üzere 6 nahiyesi, 122 köyü vardı. 1 kaymakam ve 6 nahiye müdürü tarafından yönetilirdi. Kaza toplam nüfusu 14 bin 774 kişi idi. Kaza merkezi, Ağantz kasabası, Van  Erzurum yolu üzerinde, Van’a 99 kilometre uzaklıkta kurulmuştu. Ağantz kasabası kurulmadan önce kaza merkezi, 1840 yılına kadar Erciş kale kenti idi. Van Gölü’nün taşması sebebiyle halk daha içerilere göç etti ve Ağantz kasabası kuruldu. Kasabanın toplam nüfusu 2 bin 179 kişi idi. Erciş’in kendi yöresinde tanınmış şarabı vardı ve buradan Van’a meyve ihraç edilirdi.

I. Dünya Savaşı sırasında Erciş, 10 Mayıs 1915‘te Rus kuvvetleri tarafından ilk kez istilâ edildi. Her ne kadar aynı yıl geri alındıysa da, on gün sonra Ruslar tekrar gelerek, 1917 sonlarına kadar burada kaldılar. Erciş Rusların ardından çekilen Ermeni çeteleri tarafından tahrip edildi ve 16 Nisan 1918’de kesin olarak geri alındı.

Erciş, bugün Doğu Anadolu Bölgesi’nin Yukarı Murat  Van bölgesinde, Van iline bağlı ilçe merkezi kasabadır.Eski tarihlerden beri önemli bir yer-leşim merkezi olduğundan ilçe Doğu kültürünün bütün özelliklerine sahiptir.

Erciş Kalesi, Van Golü sularının her yıl belirli zamanlarla yükselip alçalması yüzünden, XIX. yüzyılda iyice harap olmuş ve 1841 yılında tümüyle terk edilmiştir. Halk içerilere çekilerek çevredeki köylere dağılmıştır. Bir çok kimsenin elinde kalan kale, Kılıçarslan’a geçmiş, daha sonra birkaç kez el değiştirmiş, Karakoyunlu şahlarından Kara Yusuf Şah burayı geliştirmiş, ancak Timur burayı yıkmak istemişse de başaramayınca Muş şehrini yıkmıştır. Kanunî Sultan Süleyman zamanında kale, onarım görmüştür. Ayrıca kalede yine Kanunî tarafından onartılan Yusuf Şaf Camii mevcut idi.

Gütbah Kümbeti, Erciş  Adilcevaz şosesine 1 kilometre uzaklıkta, Karatavuk köyünde bir tepenin eteğinde yer alır. Eğimli bir arazi üzerindedir. Gövdenin kesme taşlarından bir bölümü halen yerli yerinde ise de külahın kesme taş kaplaması tamamen dökülmüştür. Yapının XV. yüzyılın sonlarına doğru inşa edildiği tahmin edilmektedir.

Kadem paşa Hatun Kümbeti, Erciş  Van kara yolu ile Patnos – Van kara yolunun kesiştiği noktada, Erciş’in 12 kilometre doğusunda yer alır. Yakın zamanda önemli bir onarım geçirmiştir. Bu onarım sırasında oturmalığın ve gövdenin taşları yenilenmiş, üst kat ve mumyalık giriş kapıları önünde taş merdivenler, inşa edilmiş, kümbetin içinde yer aldığı bahçenin etrafı duvarla çevrilmiştir. Kümbetin onikigen gövdesi kübik bir oturmaiık üzerinde yükselir. Düzgün kesme taşlarla inşa edilen oturmalığın köşeleri, ortada baklava şekilli bir yüzeyle bunun iki yanında birer üçgen yüzey elde edilecek şekilde planlanmıştır. Kitabesine göre kümbet, 1458-59 yıllında ölen Emir Yar Ali, Şah Mustafa, Şah Sevik ve anneleri Kadem Paşa Hatun için yaptırılmıştır. Kümbet Emir Rüstem ibn el-Emir Devlet Yar tarafından yaptırılmıştır.

Zortul Kümbeti, Erciş’in 5 kilometre kuzeydoğusunda, Çatakdibi (Zortul) köyünde eski Erciş  Patnos yolunun sonunda düz bir arazi üzerinde yükselir. Yakın zamanda onarım gören kümbet, kübik bir oturmalık üzerinde inşa edilmiştir. Düzgün on iki gen prizma şekilli gövdenin her bir yüzüne, silmelerden oluşan dikdörtgen birer çerçeve işlenmiştir.

erciş süphan

erciş süphan

Erciş

Erciş

Erciş Şehri

Erciş Şehri

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Sayfa başına git