Ereğli (Konya)

EREĞLİ Konya Ereğlisi  (Eski adları: Cybistra, Kybistra, Kibistra, Herakleia, Heraklea).

Anadolu’nun en eski yerleşim bölgelerinden biri olan Ereğli’nin eski adı “Kybistra”dır. Bu adın Proto Hitit devrinden kaldığı ve Hitit imparatorluğu devrinde de şehrin, bu federasyona dahil Tuvvana (Tyana) Prensliği’ne bağlı olduğu sanılmaktadır. Tuvvana Prensliği’nin çökmesinden sonra M.Ö. 742 yılından itibaren Asur, M.Ö: 546’da Pers, M.Ö . 323‘te Seleukhos, daha sonra da M.Ö. 64 yılına kadar İran, Suriye, Anadolu, Makedonya ve Trakya, Kybistra, Bergama ve Roma imparatorlukları yönetiminde bulundu. Bizans devrinde bir piskoposluk olan Ereğli, kilise tarihinde özellikle “Kuyudaki Yahya” adı ile tanınan azizin yurdu olarak önem kazandı. Müslüman Araplar ilk olarak 644 yılında Ereğli önünde görüldü. 652, 667 ve 715 seferlerinde, Ereğli Arap saldırılarına uğradı. 797 yılında Bizans tahtına oturan İmparatoriçe İrene, Abbasî halifelerinden Harun-ür Reşid ile çetin mücadelelerde bulundu ve sonunda Ereğli gelirlerini Müslümanlara vermek üzere Halife ile bir anlaşma yaptı. Her yıl Araplara 300 bin filori veriyordu. Müslümanlar, Ereğli gelirlerini Medine’ye vakf ettiler. İrene’nin tahttan uzaklaştırılmasından sonra yerine geçen Nikefor (812), bu anlaşmaya uymadı. Bunun üzerine Harun-ür Reşid 806 yılında 100 bin kişilik bir ordu ile Dürub denilen derbendlerden ve Gülek Boğazı’ndan geçerek, Ereğli Kalesi’ni kuşattı. Uzun ve kanlı bir savaştan sonra kale düştü. İmparator Nikefor yenilince, eski vergiyi kabul etmek zorunda kaldığı gibi, ayrıca nüfus başına bir baş vergisi vermeyi de yüklendi. Bu 831 yılına kadar sürdü. Bizans imparatoru olan Teofilos, bu vergiyi vermekten vazgeçip Torosları aşarak Mesisa ve Tarsus yöresine kadar geldi. El-Memun bu saldırı üzerine 2 Temmuz 831 ‘de Anadolu’ya girdi ve kaleyi yeniden aldı.

Bizans devrinde büyük bir dinî merkez oldu. Türklerin 1025 yılından itibaren birer keşif faaliyetleri çerçevesinde gelişen Anadolu akınları, 1069’da Ereğli bölgesine kadar uzandı, bu durumda akıncı Türk atlılarını kovalayan imparator, aynı yıl karargahını Ereğli’ye kurdu. Türk kuvvetleri, 1073‘te Aleksios Komnenos komutasındaki bir Bizans ordusunu Kayseri yakınında ağır bir yenilgiye uğrattı. Bunun üzerine Ereğli’ye çekilen Aleksios, kısa bir süre sonra burasını boşaltmak zorunda kaldı. 1077 yılında Kutalmış oğlu Süleyman Şah’ın ilerlemesi sırasında Ereğli Türklerin eline geçti. Daha sonra uzun süren Haçlı Seferleri’nde, özellikle birinci ve ikincisinde çok zarar gördü.

Ülkenin, II. Kılıçarslan‘ın 11 oğlu arasında paylaştırılması sırasında, Ereğli, Sencer Şah’a düştü. Gıyaseddin Keyhüsrev’in Alaşehir önünde şehit olmasından sonra çıkan kargaşalıktan yararlanan Levon II, Ereğli’yi işgal etti. Bir süre sonra, İzzeddin Keykavus, burasını yeniden Selçuklu topraklarına kattı. Bu dönemden sonra Ereğli oldukça gelişti. 1243 Kösedağı yenilgisinin sebep olduğu anarşi sırasında yeniden Ermenilerin saldırısına uğrayan şehir, Vezir Şemseddin İstefani tarafından geri alındı(1246). 1258 yılında Mengü’nün Anadolu’yu taksiminde Ereğli, Keykavus II‘ye bırakıldı. Bir ara yeniden Ermenilerin eline geçen Ereğli, 1276’da kesin olarak Karaman Beyliği’ne bağlandı. 1291 yılında Ereğli Keyhatu tarafından işgal edilerek taş taş üzerinde bırakılmamacasına tahrip edildi. Bundan sonra Ereğli, çeşitli Türk emirlerinin saldırısına uğradı. Osmanlı Devleti’nin ilk kurulduğu yıllarda, çöküntü halinde bulunan Konya Selçukîlerinin egemenliği altında idi.

Ereğli, ilk kez Yıldırım Bayezid tarafından Osmanlı Devleti’ne bağlandı (1389). Yıldırım Bayezid devrinde bir Osmanlı sancak beyi tarafından yönetiliyordu. Bu yönetim 1402 yılına, yani Bayezid’in Timur tarafından esir alınmasına kadar sürdü. 1402‘den, 1468‘e kadar Ereğli, bu kez Mısır-Memlûk Devleti ile Karaman Beyliği arasında savaş alanı oldu. Fatih Sultan Mehmed, Karaman ilini Osmanlı sınırları içine alırken, Ereğli de alındı (1467-1468). Fatih, aldığı kalelerin tümünü bu arada Ereğli Kalesi‘ni de yıktırdı. Ancak 1471 yılına kadar Karamanoğulları’nın bölgede çıkardıkları karışıklıkların önü alınamadı. Nihayet, bu tarihte İshak Paşa‘nın kesin harekatı sonunda Ereğli Osmanlı egemenliğine girdi. Ancak kısa bir süre sonra Uzun Hasan Bey’in çenginin baş göstermesi yeniden bir kaynaşmaya sebep oldu ise de, bu kez Rum Mehmed Paşa, şehrin kalesini yıktırmak suretiyle onu açık bir belde haline koydu ve Ereğli’nin askeri önemini ortadan kaldırdı. Sultan Cem olayında şehzadeyi izleyen II. Bayezid, bir süre Ereğli’de kaldı. 1488 yılında Ereğli, Gülek Boğazı‘nı aşan Memlük birlikleri tarafından yağmalandı. 1516 yılında Mısır fethine giden Yavuz Sultan Selim, Ereğli topraklarından geçti, ancak Ereğli’ye uğramadı. Padişah, Mısır’ı aldığı zaman güney Mısır topraklarında fil, gibi çok iri camuslar görmüştü. Yavuz, büyük Darbzen toplarını çektirmek için bunlardan yararlanmayı düşündü. Hayvanları, otlakları bol olan Ereğli’ye bıraktı ve öldürülmemesi emrini verdi. Yavuz devrinde 17-18 tonluk toplar bu camuslar tarafından çekilirdi. Evliya Çelebi, “Seyahatnâme”sinde şunları yazmaktadır:

Bir gün kervanla Ereğli taraflarından geçiyorduk. Yavuz’un vahşileşmiş camuslarından birisi dağda bize hücum etti. Hepimiz üstüne ok yağdırdık. Sırtı oklardan kirpi dikenlerine dönmüştü, buna rağmen bize hücum ediyordu.”

Osmanlı tarihinde Şehzade Mustafa’nın öldürülmesi olayı Ereğli’de cereyan etti (1553). IV. Murad, Bağdad seferine giderken Ereğli’ye uğradı(1638). XVII. yüzyılda çeşitli celâli olaylarına sahne olan Ereğli, XVIII. yüzyılda Çapanoğulları’nın nüfuzu altına girdi. Bu ayaklanmalar XIX. yüzyılın başına kadar sürdü. 1817 yılında meydana gelen bir ayaklanmada Kaza Naibi Hüse¬yin Efendi isyancılar tarafından katledildi. Bunun üzerine eşkiya takip edilerek yakalanıp cezalandırıldılar.

1832 yılında Mısır kuvvetleriyle ilerleyen İbrahim Paşa tarafından işgal edilen Ereğli, Kütahya Anlaşması üzerine boşaltılarak, tekrar Karaman vilayetine bağlandı(1833).1868 yılında Ereğli’de Hassa Piyada Üçüncü Alayı’nın dördüncü taburu oturuyordu. Yörede Ereğli Bölüğü ile Ceyhan Nahiyesi, Karapınar, Sarıkavak, Bulacaklı ve Keşli aşireti, Evkaf ve Tatar aşireti bölükleri bulunmaktaydı. 1901 yılında Ereğli demir yoluna kavuşmuştur.

Eski kaynaklardan öğrenildiğine göre, Ereğli’nin bütün köylerinin öşrü, “Medine-i Münevvere Vakfı” idi. Karamanoğulları ve Anadolu Selçukluları devrinde de bu böyle idi. 1476 yılında Fatih adına Karaman eyaletinin vakıflarını tespit eden kayıtlarda Ereğli’de Medine vakıfları açıkça görülmektedir. Ayrıca kaza tahrir defterinden öğrenildiğine göre Ereğli’de sâdâttan ve eshab torunlarından birçok kişi vardı. Bunlar her türlü vergiden muaftılar. Bunları Nakib-ül Eşraf‘lar tescil ederlerdi. Daha sonra birçok sahte sâdât türemiş, özellikle IV. Murad bu sahtelerin tesbiti ile uğraşmış ve sahtekarlarla sahte sicil verenleri cezalandırmıştı. Ereğli köylerinde ve topraklarında yüzde 95’inin öşürleri “Medine-i Şerife Vakfı” idi. Medine Vakfı aşarı, ilk zamanlarda geniş bir câbi (tahsildar) tabakasıyla ve mütevelliler tarafından toplanırdı. Mütevellilerin bunları iltizama verdikleri de olurdu. Daha sonra Darüs Saade ağaları tarafından idare edilmeye başlandı. Bu durum II. Abdülhamid devrine kadar sürdü. Bu devirde ise mirablık bedeli,Maarif Sandığı’na (Özel idare), aşar ise Maliye’ye devredildi. Cumhuriyet döneminde aşar vergisi bir kanunla lağvedildi.

Ereğli‘de, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerine kadar birçok kale mevcuttu. Ancak bunlardan günümüze çok azının yıkıntıları kalmıştır. Bu kaleler şunlardır: Asartaşı Kalesi, Buğdaylı Kalesi, Dicle Kalesi (Üçharman Köyü Kalesi), Ereğli Kalesi, Gâvur Kalesi, İki Delikli Kale, Karahisar Kalesi, Kayasaray Kalesi (Kale-i Miridos), Polat Kalesi, Tond Kalesi.

Aydınkent Camii (kriz Camii), Halkapınar bucağına bağlı Aydın kent köyünde ibadete açıktır. Karamanoğulla-rı devrinden kaldığı sanılmaktadır. Küpü muntazam kesme taştan inşa edilmiştir. Minaresi son camaat yerinin sağındadır. Ağaç sütunlarından bazılarının altında ve camiin önünde Bizans devri sütun başlıkları vardır. Camiin yapısında da eski bir kilisenin kalıntılarından yararlanılmıştır.

Kayasaray Camii (Kale-i Mindos Camii), Halkapınar bucağına bağlı Kayasaray köyünde ibadete açıktır. Ka-ramanoğlu yapısıdır.Cami, çok harap durumda olduğundan yıkılarak yenisi yaptırılmıştır. Bizans yapı kalıntısından alındığı anlaşılan güzel nakışlı bir taş ve onun altında Kanunî devrinin sülüsü ile ak bir mermere işlenmiş bir kitabe bulunur.

Ulu Camii (Cami-i Ereğli, Cami-i Kebir, Kıble Camii) halen ibadete açık olup, Camii Kebir Mahallesi’nde, belediye binasının karşısında yer alır. Adi taşla inşa edilen camiin üzeri kara dam ile örtülüdür. Enlemine uzun bir plan üzerice yapılmıştır. Camiin minaresi son yıllarda Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılmıştır.

Ağalar Mescidi, Boyacıali Mahallesi’nde 1551 yılında yaptırılmış olup, ibadete açıktır. Bugün yok olan Hacı-hasanefendi Medresesi’nin içinde inşa edilmiştir. Mescit ve tabhane, düz-gün olmayan taşla yapılmış, sağır kub-beler tuğladandır. Kapı söveleri mor mermerdendir.

Aydınkent Mescidi (İvriz Mescidi); Halkapınar bucağına bağlı Aydınkent köyünde ibadete açık olup bu yapının minaresi kışa ve ahşaptan yapılmıştır.
Bağdadlı Camii, Kazancı Mahallesinde olup, 1581 yılında yapılmıştır. Halen ibadete açıktır. Eski binası büyük değişikliklere uğramış, kitabeleri atılmış, Bizans kilisesine ait olan nakışlı ve haçlı taşı, sol tarafına duvara yerleştirilmiştir.

Kutuören Köyü Camii, Merkez bucağa bağlı Kutu ören köyündedir. 1897 yılında yapılmıştır. Dört tarafı açık minaresinin, son cemaat yerinin ve içinin tüm sütunları ve sütun başlıkları Kepez Kalesi’nden alınmadır.

Numandede Camii, Ayrancı bucağına bağlı üç harman köyünde olup, halen ibadete açıktır. Köyün Melikbey Mahallesi’nin yukarı bölümünde, Kanlı Ceviz’in biraz ilerisindedir. Söylentiye göre bu toprakların fatihlerinden ve Hz. Ömer’in torunlarından biri taraf ından yaptırılmıştır. İlk Müslümanlar bu gün yok olan kiliseyi camie çevirerek namazlarını burada kılmışlardır.

Eski Hamam’ın (ibrahimbey Hamamı), Karamanoğulları devrinde yaptırıldığı sanılmaktadır. Cami-i Kebir Mahallesi’nde, camiin ve Rüstempaşa Kervansarayının yakınında yer alır. ,1968 yılında onarım görmüştür.Cağaloğlu Hanı(Bedesten), Ereğli’de çarşı içinde, Kasaphalil Caddesinde Şüayp Hanı’nın arkasında yer alır. Üç kapısı vardır. Doğudan uzunlamasına yapılan binayı beşik örtüsü şeklinde bir tonoz örter. Osmanlı dönemi yapısıdır.

Rüstempaşa Kervansarayı, Ereğli’de belediye binasının sağında ve Ulu Cami minaresinin yol aşırı kuzeyinde ve tam karşısında yer almıştır ve Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. Konya’nın “Gödene” taşına benzeyen ak bir taşla inşa edilmiştir. Sinan, binada yerden başlayarak sekizinci taştan itibaren üç sıra halinde mavim trak, kırmızı trak taş kullanmak suretiyle bir tür süs yapmıştır. Taşlar, dikdörtgen halinde kesilmiştir. Kervansaray, Birinci Dünya Savaşı’nda işgal kuvvetleri tarafından kullanılmıştır.

İlçede bulunan köprüler şunlardır: Aydınkent Köprüsü(İvriz Köprüsü; Karamanoğulları devrinde yapıldığı sanılmaktadır), Bayburtlu Köprüsü, Musa köy Köprüsü, Saz geçit Köprüsü, Ziya-efendi Köprüsü.

Şeyhihabüddin Külliyesi, zaviye, mescit ve türbeden oluşur. Zaviye is-tasyon civarında Kazancı Mahallesi’n-dedir. Kalıntılarından külliyenin kub-belerle örtülü bir yapı olduğu tahmin edilmektedir. Camii ahşap örtülü idi. 1921 yılında onarım görmüştür. Camiin kuzey köşe bitişiğinde kapalı bir türbe vardır. Ak mermer söveli ve kemerli kapısının üstündeki mermerden dört satır halinde şu Arapça kitabe okunurdu. “Bu mübarek imareti Süleyman kızı Nâsiha yaptı. Allah her ikisini de affetsin. Bunu 793 yılı Ramazan’mm evvey yeninde yazdı.” Bu kitabe halen Ereğli Müzesi’ndedir. Kitabeye göre külliyeyi Süleyman’ın kızı Nâsiha Hatun yaptırmıştır (1390).
Osmanlı imparatorluğumun son dönemlerinde Ereğli’de şu medreselerin varlığı bilinmektedir: Akmescid Medresesi, Çukur Medrese, Hacı hasanefendi Medresesi, Mahaddiszâde

Medresesi, Nakışlı Medrese. Türbeler olarak: Bayraktar dede Türbesi, Dede bey Türbesi, Helvacı baba Türbesi, Mustafa bey ve Emetullahhanım Türbesi, Şaircemalî Türbesi, Şeyhmuhid: din Türbesi.

Ereğli bugün İç Anadolu Bölgesi’nde (Konya bölümü), Konya iline bağlı ilçe merkezidir.

KONYA EREĞLİ

KONYA EREĞLİ

Konya Ereğli

Konya Ereğli

ereğli konya

ereğli konya

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Sayfa başına git